TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, 2024’te emekli olanlar ile 2025 yılında emekli olacakların aylıkları arasında oluşacak farkla ilgili, “Yılbaşına daha 2,5 ay zamanımız var. Bu kanun değişmezse kaybımız var ama kanun değişiyorsa bir problem yok. Yani bizim talebimiz arzumuz da bunun sürdürülemez olduğu yönündedir.” diye konuştu.
Atalay, konfederasyon genel merkezinde, çalışma hayatındaki sorunları dile getirmek amacıyla tüm çalışanların ve emeklilerin katılımıyla Ankara’da 20 Ekim’de düzenleyecekleri “Emek Buluşması Mitingi” için basın toplantısı düzenledi.
Emeklilerin, asgari ücretlilerin, taşeron işçilerinin ve üyelerinin de aralarında olduğu emek bileşenlerinin tamamını mitinge davet ettiklerini belirten Atalay, Ankara’ya miting için farklı illerden 2 bin otobüsün geleceğini bildirdi.
Mitingde emekli, taşeron işçisi, asgari ücretli çalışanın ve üye bir işçinin hitap edeceğini anlatan Atalay, “Çalışanların içinde bulunduğu koşulları ve yaşadıkları sıkıntıları anlatacak. Sloganımız ‘zordayız, geçinemiyoruz’ olacak. Örgütlenmeden, işten atılmadan, kamu işçilerinin ücret dengesizliğinden, emeklilik bağlanma oranı, kayıt dışılılık, güvencesiz çalışma, iş kazalarına kadar çok sorunumuz var. Bizim sendika oalrak görevimiz bunu kamuoyuna anlatmaktır. Ülkeyi yönetenlerin bunlarla ilgili müspet bir çözüm bulmasını sağlamak. Bugüne kadar bize bununla ilgili müspet bir dönüş olmadı.” diye konuştu.
Emekçilerin yaşadıkları sorun çözülene kadar panel, miting, seminer, eylem, grev gibi çeşitli etkinliklerle ülke gündemine problemlerini taşımaya devam edeceklerini kaydeden Atalay, son 14 ay süresince dayanma güçlerinin kalmadığına dikkati çekti.
Kamuda çalışan işçilerin farklı farklı ücretler almasıyla iş barışının bozulduğunu savunan Atalay, asgari ücrete ilişkin açıklamalarda da bulundu.
Atalay, şunları söyledi:
“Önümüzdeki günlerde asgari ücret görüşmeleri başlayacak. Asgari ücretli önümüzdeki yıl 1 ya da 15 Şubat’ta ücretini alacak. Burada 4 ay var. O yüzden 4 ay evvel asgari ücreti konuşmaya başladığınız zaman ev sahibi de markette zam yapmaya devam ediyor. Asgari ücret tespit komisyonunda geçmiş dönemde olduğu gibi bu dönem de asgari ücretli çalışanlar olacak. Biz orada olmayacağız.“
“BİZ BURADA İŞÇİ KENDİNİ GÖSTERSİN İSTİYORUZ”
Bir gazetecinin, “HAK-İŞ ile DİSK konfederasyonlarının yanı sıra siyasi partiler ve derneklerden mitinge katılım olacak mı?
TÜRK-İŞ’in miting yapmaya sayısının yeterli olduğuna işaret eden Atalay, ancak mitinge katılacaklara kapılarının açık olduğunu bildirdi.
“BUNUNLA İLGİLİ MÜSPET BİR DÖNÜŞ OLMADI”
TÜRK-İŞ’in temmuz ayından itibaren “vergide adaletsizlik“, “taşeron işçiler kadroya alınsın“, “kamu çerçeve protokolündeki fark kapansın” yönünde yetkililere ilettikleri talepler hatırlatılan Atalay, “” açıklamasında bulundu.
“BU İŞİ ENFLASYONA BAĞLAYAMAZSINIZ”
2024 ila 2025 yıllarında emekli olacak işçiler arasında yüzde 30’luk maaş farkının meydana geleceği ve Orta Vadeli Program’da yer alan “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi“nin de kıdem tazminatına alternatif olacağı yönündeki iddialarının kamuoyunda değerlendirildiği hatırlatılan Atalay, kıdem tazminatının kuş kadar kaldığını ifade ederek, kıdem tazminatına alternatif kabul etmelerinin söz konusu olmadığını vurguladı.
Atalay, şunları kaydetti:
“Bu sistem iki aydır devam ediyor. Kamu işçisi, 2025 Ocak 14’te emekli olursa yüzde 35 fazla alıyor. 2025 Ocak 15’te emekli olursa yüzde 35 az alıyor. Özel sektörde sene sonu için bu öyle büyük bir rakam ki bununla ilgili Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı A’dan Z’ye her şeyi biliyor. Bununla ilgili 20 gün önce güzel bir kitap yaptık. Kitap da TBMM’de grubu bulunan bütün partilere ve sivil toplum kuruluşlarına dağıtıldı. Bu emeklilik nasıl bağlanıyor, ne kaybınız var, ne zaman düzelecek diye hepsi kitabın içinde var.
Yılbaşına daha 2,5 ay zamanımız var. Bu kanun değişmezse kaybımız var ama kanun değişiyorsa bir problem yok. Yani bizim talebimiz arzumuz da bunun sürdürülemez olduğu yönündedir. Bunu devlet de zor karşılar. Bunun kıdem tazminatları var. Yani azımsanmayacak şekilde talep var. En az 5 bin ile 12 bin lira arasında bir para farkı var. İnsanlar o parayı niye bıraksınlar? Bu işi enflasyona bağlayamazsınız. Enflasyonu denk getireceğim diye ülkeyi uçuruma götürmenin bir anlamı yok.“