Bursa‘da Mahmut Celalettin Ökten İmam Hatip Ortaokulu’nun müdürü E.K.K. kadın müdür yardımcısının odasının kapısını kırdı.
E.K.K‘nın skandal görüntülerin ardından açığa alındı. E.K.K. iddiaya göre başı açık müdür yardımcısına 1 yıldır mobbing uyguluyordu.
E.K.K’nın görüntüleri tepki çekmesinin ardından açğa alındı.
Müdür yardımcısının ilk vukuati değildi. E.K.K,”Okulda başı açık kız öğrenci istemiyorum” sözleriyle de gündeme gelmişti.
Bu sözleri nedeniyle tekmeci müdür savcılığa şikayet edildi.
Gazeteci Barış Pehlivan‘ın Cumhuriyet’teki köşesinde tekmeci müdür yardımcısının bu sözleri ifade özgürlüğü kapsamında sayıldı. Pehlivan, savcının bu kararını şöyle anlattı:
“Hani, Bursa’daki Mahmut Celalettin Ökten İmam Hatip Ortaokulu’nun müdürü.
Hani, yardımcısının odasına kapıyı kırarak giren kişi.
Hani, “Okulda başı açık kız öğrenci olamaz, herkesin başını kapatması gerek” diyen sözde eğitimci.
Takip edenler bilir, Eğitim-İş Sendikası eğitim hakkını engelleyen bu okul müdürünün hakkında suç duyurusunda bulundu.
Peki, bu şikâyeti alan Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ne yaptı?
Şüpheli müdür Ergin Kaya Kırbıyık’ın ifadesini aldı mı? Hayır.
O skandal sözlerin kullanıldığı toplantıya tanık velileri dinledi mi? Hayır.
Araştırdı mı? Suçlamanın ne anlama geldiğine baktı mı? Başı açık öğrencilerin okula alınmamasının anayasaya aykırı olduğunu okudu mu? Hayır, hayır, hayır!
Şunu yaptı: Davayı geçtik, soruşturma yapılmasına bile gerek yok!
Yanlış okumadınız…
Masamda 17 Eylül tarihli, Bursa Cumhuriyet Savcısı’nın üç sayfalık bir kararı var.
Şu uzun cümleyle başlıyor:
“Şikâyetçi vekilinin 28/08/2024 tarihli dilekçesinde özetle; Bursa Mahmut Celalettin Ökten Ortaokulu müdürünün 450-500 kişilik düzenlenen veli bilgilendirme toplantısında ‘başı açık öğrenciye karışırım’ beyanlarında bulunduğunu iddia ederek şikâyette bulunmuştur.”
Sonrasında savcı uzun uzun AİHM kararlarına atıf yapıp lafı şuraya getiriyor:
“Şikâyete konu olayın ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirildiği, somut olayda adli soruşturma yapılmasını gerektirir suç ya da suç unsuru bulunmadığı, araştırma yapılmasını gerektirir bir durumun olmadığının açıkça anlaşıldığı, bu nedenle ihbarla ilgili CMK’nin 158/6. maddesi gereğince soruşturma yapılamayacağı kanaatine varılmıştır.”
Özetle bir okul müdürünün, “Okulda başı açık kız öğrenci olamaz, herkesin başını kapatması gerek” diye velileri uyarması “ifade özgürlüğüymüş!”
Bazı kararlar karşısında ne desek eksik kalıyor.
‘SIRTINI YASLADIĞI SİYASİ İKTİDAR…’
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay’ı aradım ve savcılığın şikâyetlerine dair bu kararını nasıl yorumladığını sordum. Özetle şunları söyledi:
“Okul müdürü, öğrencilerin yaşam tarzlarına ve kıyafetlerine müdahale etmeyi kendine hak görerek ‘başı açık kız öğrenci istemediğini’ açıkça ifade etmiştir.
Emin olun ki MEB yetkilileri bu zihniyeti sizden bizden iyi tanıyor. Eğitim ortamlarında olmaması gereken bu zatı atayanlar ve göstermelik soruşturmalarla geçiştirenler yaşananların asıl sorumlusudur diyerek uyarmıştık.
Eğitim kurumları, hiçbir bireyin kişisel inançlarını ve ideolojilerini dayatacağı yerler olamaz! Ancak ne yazık ki bu müdürün hukuksuz eylemlerine karşı yaptığımız suç duyurusuna savcılık, soruşturma açılmasına bile gerek görmemiştir. Şikâyet edilen kişi şüpheli sıfatını dahi almadan, olayın içeriğine girilmeksizin bu utanç verici durum görmezden gelinmiştir.
Bir okul müdürünün, başı açık kız çocuklarının eğitim hakkını yok saymasını, anayasaya ve insan haklarına aykırı bir şekilde ayrımcılık yapmasını, ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında değerlendiren bu karar, laik eğitimin karşı karşıya kaldığı tehdidin devlet mekanizmaları tarafından nasıl teşvik edildiğini açıkça göstermektedir. Böyle bir tavırla, anayasal haklarımıza ve toplumumuzun değerlerine saldıranlar korunmakta ve ödüllendirilmektedir.
Bu olay, yalnızca bir müdürün pervasızca sergilediği bir saldırı değil, arkasında sırtını yasladığı siyasi iktidarın desteğiyle cesaret bulduğu bir eylemdir. Bu cesaret, laikliğe, demokratik değerlere ve tüm topluma karşı yapılan sistemli bir saldırının yansımasıdır.”