“Elbette her sektörde, her kurumda olduğu gibi bizim kurumlarımızda da kötü niyetli, kabul etmediğimiz kişiler, tasvip etmediğimiz durumlar olabiliyor. Bizler de bunun karşısında sonunda kadar durmaktayız.”
“Tespit edilen bireylerin erken müdahale ile topluma kazandırılması için bizimle işbirliği yapılmasını istiyoruz. Kapalı kapılar ardında kalan her dezavantajlı birey toplumun sorumluluğunda olmalıdır. Gerek vicdani gerek ekonomik olarak hepimiz sorumluyuz.”
Tüm Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri Derneği Başkanı Fahri Şeker ile bu alanın problemlerini konuştuk…
Özel eğitim ve rehabilitasyon tam olarak nedir?
Özel eğitim ve rehabilitasyon aslında iki başlıkta değerlendirilecek bir konudur. Özel eğitim ayrı, rehabilitasyon ayrı bir kavramdır. Çünkü özel eğitim adından da anlaşılacağı üzere bir eğitim sistemidir. Yani bireylerin eğitim sürecinde standart eğitim modellerinden göremeyeceği faydayı özel olarak ele alıp ve akranlarına yetiştirecek bir sisteme dahil etmektir. Oysa rehabilitasyon dediğimiz kavram bundan çok farklıdır. Rehabilitasyon daha çok bireylerin sosyal hayata, günlük yaşama ve kendilerine yetebilecek ve ulaşılabilecek en verimli basamağa ulaştırabilme sürecidir. Örneğin eğitim özel eğitimde öğretim çağındaki eksiklikler giderilirken rehabilitasyonda yaşam boyu süren ihtiyaçlar hiyerarşisi kazanımları söz konusudur.
Sayın Başkan bu kadar önemli bir konuda özel eğitime veya rehabilitasyona ihtiyaç duyan bireyler nasıl tespit ediliyor?
Bu süreçte aslında hemen hemen tüm yük kurumlarımızın öz çabası dahilinde gerçekleşmektedir. Çünkü gerek kamuya ait okulların örgün eğitiminden gerekse de hastanelerde yapılan sağlık taramalarından yönlendirilen bireyler olmamıştır.
Bunun bir çok sebebi olabilir ancak kamu adına ve kamu kaynaklı yaptığımız bu hizmetin kamusal işbirliğinin olmaması hem tespit edilecek bireyler açısından hem de erken müdahale ile daha erken rehabilitasyon sürecini başlatmamız açısından olumsuz bir sonuç yaratmaktadır. Bazen öyle durumlar gelişiyor ki ailenin bağımsız bir şekilde yıllar sonra kendi başına gelip kurumumuza çocuğu ile ilgili yaptığı ön görüşmede çocuğunun 6-7 senedir bu durumda olduğunu ve sürekli üst sınıfa öğrenme süreci gerçekleşmeden geçirildiğini ve şu anda ortaokula giden ama okuma-yazma dahi bilmeyen bir birey olduğunu duyuyoruz. Oysa bu evladımızı henüz 1. veya 2.sınıfta iken öğretmeni tarafından yönlendirilip özel eğitim erken müdahale programına alsaydık daha erken akranlarına yetişmiş bir birey olabilirdi.
Hocam peki özel eğitim veya rehabilitasyona kaydolan bireyler zihinsel engelli mi sayılıyor?
Hayır. Bunu demek aslında toplumsal bir yanlış algıdır. Bakınız kurumlarımızda birden farklı program uygulanmaktadır. Bu programlar; Zihinsel Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı, Bedensel Engelliler Destek Eğitim Programı, Özel Öğrenme Güçlüğü Olan Bireyler Destek Eğitim Programı, Yaygın Gelişimsel Bozukluklar Destek Eğitim Programı, İşitme Engelliler Destek Eğitim Programı, Görme Engelliler Destek Eğitim Programı, Dil ve Konuşma Güçlüğü Olan Bireyler Destek Eğitim Programı gibi programlar uygulanmaktadır. Örneğin; Bedensel Engelliler Destek Eğitim Programımızdan yararlanan belediye başkanları oldu, kamuda görev yapan öğretmenler, memurlar oldu. Yani bu programda herhangi bir döneme bağlı yaşadığınız bedensel bir rahatsızlık sebebiyle bir dönem rehabilitasyon hizmeti alabilirsiniz. Bu siz de ben de olabilirim. Diğer bir yandan Özel Öğrenme Güçlüğü dediğimiz programda ise herhangi bir zihinsel engeli olmayıp dönemsel olarak eksik öğrenmelerin sonucu akranlarından belirgin bir fark yaşayan bireyler de yararlanabilmektedir. Örneğin aile içi yaşanılan bir travma, ebeveynlerin yanlış davranış ve tutumları, anne-baba ayrılığı, yeni doğan kardeş sonrası özgüven eksikliğine bağlı akademik yetersizlik gibi bir çok sebepten özgül öğrenme güçlüğü gerçekleşmiş olabilir.
Sayın Başkan bu konunun kamuoyunda tartışılan bir yönü de ticari kısmı. Özel Eğitim Ve Rehabilitasyon Merkezi Hizmetlerinin ücretini kimler ödüyor?
Kurumlarımızda kayıt için yeterli koşulu (Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu Raporu İle Destek Eğitim Hakkı Alan Bireyler) sağlayan tüm bireylerden yaş farklı gözetmeksizin verilen ayda 8 Seans Bireysel ve ek olarak önerilmiş ise 4 Seans Grup Eğitiminin ücretini Milli Eğitim Bakanlığımız karşılamaktadır. Ayrıca bu ücretler her yıl Ocak ayı içerisinde artış oranı ile yeniden güncellenerek kurumlarımıza tebliğ edilmektedir.
Az önce 8 seans bireysel ve ek olarak önerilmiş ise 4 seans grup eğitimi dediniz. Peki bu eğitim standart mı? Yani herkesin alacağı eğitim aynı mı?
İşte en can alıcı noktayı fark ettiniz. Maalesef üzülerek söylemek zorundayım ki aynı. Yani en ağır düzeydeki bireyin eğitimi ile en hafif düzeydeki bireyin eğitimi için ayrılan seans miktarı ve ödenek aynı. Evet sizin de fark ettiğiniz gibi bu hayatın olağan akışına aykırı değil mi? Bireysel farklılıkları özel olarak değerlendiren kurumlarımızda bunu uygulamak maalesef çok yanlış. Ama takdir edersiziniz ki bizler özel teşebbüsle açılmış ama her şeyi resmi prosedüre göre uygulayan, yönetmeliklere bağlı çalışan kurumlarız. Bakanlığımıza bunun ile ilgili hem derneğimiz hem de birçok alan STK’sı raporlar sundu. Otizm STK’ları başta olmak üzere birçok alanın uzmanı STK teklifte bulundu, sözler alındı ancak şu an için henüz bir değişiklik yok diyebiliriz.
Verilen bütçe Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Hizmetlerini yürütmek için yeterli bir bütçe mi?
Elbette ki hayır. Biz gönül işi yapan kurumlarız. Yani yaptığımız işin ne derece kutsal ne derece önemli olduğunun farkındayız. Bazen öyle durumlar yaşanıyor ki bireyin rehabilitasyonundan aldığımız bütçeden daha fazlasını aramızda toplayıp ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Başka bir meslekte bunu göremezsiniz. Ayakkabısız rehabilitasyona gelen bireye ‘Mevsime göre giyinme Becerisini’ nasıl kazandırırsınız? Bunu öğrenmesi için önce bir ayakkabısının olması lazım değil mi? İşte biz gidip önce ayakkabı alıyoruz. Sonra bu böyle olmaz diyerek gidip mont alıyoruz. Ama bunları yaparken çok mutlu oluyoruz. Bakanlığımız ile her yılın son aylarında ödenek konusunda taleplerimizi iletiyoruz, ama hala talep ettiğimiz hak edilir bir bütçeye ulaşamadık. Yarının ne getireceğini bilmeden bu gün yapmamız gerekenleri yapıyoruz. Elbette ki ülkemizin içinde bulunduğu durumun da farkındayız ancak rehabilitasyona ulaşamayan her bir bireyin kamuya yükü daha fazla olmaktadır.
Son zamanlarda basına çıkan rehabilitasyona yönelik kötü örnekler konusundaki fikirleriniz nedir?
Bir söz vardır, ‘Beş parmağın beşi de bir değildir’ diye. Elbette her sektörde, her kurumda olduğu gibi bizim kurumlarımızda da kötü niyetli, kabul etmediğimiz kişiler, tasvip etmediğimiz durumlar olabiliyor. Bizler de bunun karşısında sonunda kadar durmaktayız. Ancak kurumlarımızın kayıt şartları o kadar çok prosedüre bağlı ki, usulsüzlük yapmak için tek başına rehabilitasyon merkezi kurmanız yetmiyor. Çünkü başvuru yapan her birey öncelikle tam teşekküllü sağlık raporu vermeye yetkili bir kamu hastanesine yönlendiriliyor. Orda alanında uzman kıymetli hekimlerimiz ayrı ayrı her alan için değerlendiriyor. Daha sonra Kurul dediğimiz en az 8 farklı hekimin olduğu bir heyetin karşısında ortak bir kararla değerlendiriliyor. Bu kurul uluslararası geçerliliği olan bir engel oranı belirliyor. Bireyin bu raporu e devlet sistemine yükleniyor. Sağlık taraması yapılan bireyi Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı resmi kurum olan ‘Rehberlik Araştırma Merkezi’ne yönlendiriyoruz. Yine orda da e-devlet sistemine entegre edilmiş sağlık kurulu raporu kontrol edilerek, alanında uzman kıymetli Öğretmenlerimiz, fizyoterapistlerimiz ve psikologlarımız tarafından değerlendiriliyor. Daha sonra orda da birden fazla uzmanın olduğu heyetin karşısına çıkıyor ve uygun görülürse ‘Özel Eğitim Değerlendirme Raporu’ çıkarılıp bireyin e devletine yükleniyor.
Birey bize bu şartlarda kayıt olup kurulun önerdiği hedefler doğrultusunda özel eğitim ve rehabilitasyon süreci başlıyor. Bu hizmeti tam alması karşılığında bakanlık kurumlarımıza Bakanlığımız 5166TL civarında bir ücret ödüyor. Şimdi basında yanlış algı oluşturan haberlere dönersek; hangi hekim, hangi öğretmen, hangi fizyoterapist, hangi psikolog, hangi başhekim mesleğini, haysiyetini kötüye kullanır? Hadi diyelim birkaç kötü insan çıktı bu mesleklerde de, peki bu rakam için yapılacak şey midir? Yapmayın lütfen, sırf medyaya malzeme bulmak adına bu ithamlar yüzünden kurumlarımıza başvurmuş ama bu haberlerin yarattığı kaygı yüzünden yüzlerce kişi kayıt olmaktan ve bu hizmeti almaktan vazgeçti. Hatta bazı hekimler ve değerlendirme kurulundaki görevli arkadaşlarımız da ‘acaba rapor verirsem başım belaya girer mi’ diyerek rapor vermekten imtina ettiler. Bakınız yüzlerce mağduriyet yaratıldı, kurumlarımızın itibarı yok edildi.
Son olarak kamudan, devletten ve kurumlardan beklentiniz nedir?
Öncelikle şunun iyi bilinilmesini istiyoruz. Bizler kamuya bağlı çalışan ve standartları kamu tarafından belirlenmiş, personel ve idareci atamaları kamu onayıyla yapılan ve her ay düzenli denetlenen kamu yararına çalışan kurumlarız. Yani kamunun bu anlamda yükünü alan canla başla çalışan kurumlarız. Merdiven altı açılan, kafasına göre işler yapan, denetlenmeyen işyerleri değiliz. Eleştirirken, haber yaparken buna dikkat edilmesini rica ediyoruz. Çünkü bu yarın size, çocuğunuza veya bir yakınınıza çare olacak bir yerdir. Burayı korumak kendi sigortamızı yapmak gibi bir şeydir. Öyle ki kurumlarımızda öğretmenlik yapmış ve daha sonra bir kaza sonucu engelli olmuş bireyler de var hizmet alan. Yarın bana bir şey olmaz demeyin.
Bir diğer beklentimiz de verilen ücretin de her yıl acaba bu sene ne olacak kaygısından kurtulmak istiyoruz. Yatırımlarımızı, cihazlarımızı ve materyallerimizi, fiziksel koşullarımızda iyileşmeler yapmayı düşünüyoruz ama bir sonraki yılın bütçesini bilmeden bunu yapmak intihar olur. Artık bu ücretlerin bir katsayıya bağlanmasını talep ediyoruz. Her yıl yeni bir pazarlığa oturmak istemiyoruz çünkü biz gönül işi yapıyoruz. Bu sorunu kafamızdan atıp işimize odaklanmak istiyoruz sadece.
Ve yine kamu kurumlarından; valilik, kaymakamlık, belediyeler, hastaneler, resmi okullar, muhtarlıklar, sosyal hizmetler gibi işbirliği yapabileceğimiz kurumlarla ortaklaşa çalışmak istiyoruz. Madem kamu yararına çalışan kurumlarız neden kamudan ayrı bağımsız bu işi üstlenelim. Tespit edilen bireylerin erken müdahale ile topluma kazandırılması için bizimle işbirliği yapılmasını istiyoruz. Yönlendirmeler konusunda kamu kurumlarından beklentimiz var. Aksi halde süreç çok geriden başlıyor. 3-4 yılda yapılacak rehabilitasyon süreci 7-8 yıla mal olmaktadır. Kapalı kapılar ardında kalan her dezavantajlı birey toplumun sorumluluğunda olmalıdır. Gerek vicdani gerek ekonomik olarak hepimiz sorumluyuz.
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…