Narin’in dramı toplumun içinde uzun zamandır unuttuğu vicdanı uyandırdı. Aynı zamanda hepimizin şikayetçi olduğu adaletsizliği de inkar edilemez biçimde gözler önüne serdi.
Halkın 4 haftadır başka tüm konuları bir tarafa bırakarak, kendi geçim zorluklarını bile görmezden gelerek Narin’e kilitlenmesinin sebepleri var. Toplumdaki yozlaşma ve sosyal çöküntü bunların başında geliyor. Bir birikimin patlamasını yaşıyoruz. Esasen gündüz programlarında son yıllarda benzeri o kadar çok olay konu edildi ki. Kaç çocuk, kaç kadın, kaç olay?
Narin, ‘bardağı taşıran damla.’
‘Artık yeter’ çığlığı.
Bir çocuğun ölümü…en savunmasız canlının en güvende olması gereken yerde, evinde, mahallesinde, ailesinin yanında
acımasızca hayattan koparılması hepimizi dehşete düşürdü. Ve sebebini arıyoruz? Neden?
Narin vicdanınızın 8 yaşındaki sembolü oldu.
Küçük bir kız çocuğu, 18 milyonluk bir şehirde öldürülmedi. 20 haneli bir köyde ortadan kayboldu. Köyünde, mahallesinde, evinde. En güvende olması gereken yerde. Bu bizi derinden sarstı.
Bardağı taşıran damla
Acılar dağ gibi birikti.
Ne üzüntüler, Ne travmalar.. Bir ülke vatandaşını bu kadar üzer mi ?
Son yıllarda nelere şahit olduk?
Terör… Şehitlerimiz. Maden faciaları.. Fabrika yangınları, iş kazaları… emekçilerimiz. Depremler; on binlerce vatandaşımız.
Çorlu tren kazası… Gezi, Hopa, Kurye cinayeti… Neler neler. Başka? Hukuk ve demokrasimizin aksaklıklarının bedelini ödeyenler. Cezaevinde ömür tüketenler.
Bir birikim var. Acının ve öfkenin birikimi. Adaletsizliğin yarattığı öfke. Bir ömürde daha neler göreceğiz. Neler yaşayacağız?
İçimiz karardı. Kocaman bir kaya var göğsümüzde; kıpırdayamıyoruz. Kıpırdatamıyoruz.
Toplumun adalet duygusu sarsıldı. Cezasızlık kültürü yaygınlaştı.
Suçlunun bulunacağına ve cezalandırılacağına dair inancımız yok oldu. Zenginseniz, güçlüyseniz sizden hesap sorulmuyor.
Adalet yoksa insanlık ölür
Adaletin olmadığı yerde de ‘insan olarak kalmak zorlaşıyor.’
Bu koşullarda… Birey insan olmaktan, toplum halk olmaktan çıkar. İçten içe çürür.
Adaletin olmadığı yerde yaşamdan korkarsın. Çocukların için endişe edersin. Bir çocuk ölünce tüm çocuklar ölür. Herkes kendi çocuğunun hayatından endişe eder. “Devlet beni ve ailemi korur” güveni erir gider. ‘Bir şey olursa devlet suçluyu bulur, yakalar’ inancı yıkılır.
Narin’e gösterdiğimiz ilgi meraktan değil;
Acıma duygusundan değil. Narinin yaşama hakkına duyduğumuz saygıdan. Sonra Narin için adalet arayışından. Önce o çocuk niye kayboldu? Niye? Sonra 19 gün nasıl bulunamaz? Nasıl? Ardından katil kim? Suç ortakları/İşbirlikçileri kimler? Narin bir sembol.