MHP lideri Bahçeli’nin DEM sıralarına giderek el sıkışması ile başlayan ve sonrasında grup kürsüsünden Öcalan çıkışı ile sonuçlanan tartışma konusu Türkiye’nin halen en çok konuşulan gündemlerinden birisi.
Bahçeli’nin çıkışı sonrasında Cumhur İttifakında konu hakkında birbirinden farklı yorum ve eleştiriler gelse dahi Bahçeli’nin ‘çağrımın arkasındayım’ demesi ve Erdoğan’ında bu konuda sessiz kalması tartışmalara farklı bir boyut kattı.
Konu hakkında dikkat çeken 2 çıkış AKP’li eski Milletvekili Mehmet Metiner ve Orhan Miroğlu’ndan geldi.
İlk olarak konu hakkında sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunan Mehmet Metiner,
“Neo-ittihatçı bir zihnin AK Parti’ye ve cumhur ittifakına giydirmeye çalıştığı o Batı’dan apartılmış ideolojik-sosyolojik gömleği elimizin tersiyle itmemiz şart.
Bugünkü sorunlarımızın temelinde o zihin var zaten.
Çözüm için aynı zihni esas almak; siyasetimiz için intihar, birliğimiz ve bekamız için de yeni bir yıkım olur.”
ifadelerini kullandı.
Metiner’in dikkat çeken çıkışına Orhan Miroğlu’ndan destek geldi. Açıklamasında AKP’yi Metiner gibi uyaran Miroğlu, Metiner’i alıntılayarak “Bedeli, bu defa bölünme dahil çok ama çok ağır olur!” ifadelerini kullandı.
MİROĞLU’NDAN PARTİSİ AKP’YE SERT UYARI
Metiner’e destek vererek ‘darbe‘ uyarısında bulunan Miroğlu şu yorumda bulundu:
“Bu bir ‘zihin’ olmanın ötesinde on yıldır denen siyasi bir tecrübe olarak çoktan tarihe geçmiş bulunuyor.
AK Partinin girdiği son seçimlerde kan kaybetmesinin en önemli sebeplerinden biri, yereldeki siyasi iradeyi yer yer ve kimi illerde ise sıfırlayan bu jakobenizmin gelip, tarihin bu en kırılgan sürecinde, siyasi işleyişe ve sürece egemen olmasıdır.
Teşkilatların siyasi görüş ve iradelerinin kayda alındığı, milletvekillerinin ve MKYK üyelerinin görüşlerine başvurulduğu, istişare mekanizmalarının kimseyi dışarda bırakmaksızın işlediği dönemler geride kaldı.
Öyle ki atanan kimi il başkanlarının kimin/ kimlerin tercihinin dikkate alınarak ve hangi kriterlerle atandığı sorusuna bir tek cevap dahi bulmak, Trump’ın ABD’yi ve dünyayı nasıl yöneteceği sorusuna cevap bulmaktan daha zor!
“AK PARTİ’DEKİ KÜRTLERİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”
Bu işleyiş, bilhassa AK Parti’de siyaset yapan Kürtler’i olumsuz yönde etkiliyor.
Bu etkilenme Batı’da ve Doğu’da DEM tabanıyla iç içe yaşayan- bu sosyolojik bir gerçeklik- AK Parti’nin Kürt seçmenini genel seçmen davranışından farklı davranışlara ve düşünme biçimlerine sevk ediyor.
DEM’in siyasi eylem ve aktiviteleriyle her geçen gün güçlenen farklı bir “ulusal psikoloji” AK Partili Kürtleri de, muhafazakar olsun/olmasın etkilemeye devam ediyor.
Bu atmosferi, Siyasete ‘steril’ teşkilatlar ve siyaset alanı oldukça daralmış milletvekilleriyle normalleştirmek mümkün değildir ve bu gerçek herkesi düşündürmelidir!
SÖYLEDİKLERİM CHP’Yİ İLGİLENDİRMİYOR
Not: Bu söylediklerim CHP’yi hiç ilgilendirmiyor, çünkü CHP’nin Kürtlerle yeni bir siyasi tecrübe yaşamak arzusu yok! CHP’yi yönetenler AK Parti’yi devirmek için Kürtler’in sadece oyuna talipler ve bunun için de görüldüğü gibi Mardin’e, ve Edirne’ye bir iki ziyaret yapmayı yeterli görüyorlar!
Davul AK Partinin omuzlarında, ve tokmağa doğru vurulmazsa, hesap edilemeyen bir zamanda, askeri darbelerin dahi ‘çare’ haline geleceği bir Türkiye’yle karşı karşıya kalınması hiç sürpriz olmaz!
Bir 12 Eylül belgeseli yapıyorum ve işim gereği arşivlere epey zaman harcıyorum.
Kenan Evren’in “siyasetçilerin görevlerini yapmadıklarına ve demokrasiyi raydan çıkardıklarına” dair sıraladığı darbe gerekçelerini ihtiva eden çeşitli konuşmalarını dinledikçe, ‘ yine mi ‘ demekten kendimi alamıyorum doğrusu!
Siyasiler görevlerini yapmalı ve demokrasi treninin raydan çıkmaması için sorumluluklarının bilincinde olmalıdır.
“BU DEFA BEDELİ BÖLÜNME DAHİL ÇOK AĞIR OLUR”
Demokrasi ve sivil siyasetin raydan çıkmasının bedeli TBMM’yi bir iki yıllığına kapatmakla ödenmez bu defa, bedeli, bu defa bölünme dahil çok ama çok ağır olur!