Ana Sayfa GÜNDEM İstanbul’da barınma krizi üniversitelilere nasıl yansıyor?

İstanbul’da barınma krizi üniversitelilere nasıl yansıyor?

Barınma krizinin en yoğun yaşandığı İstanbul’da 11’i devlet olmak üzere 58 üniversite bulunmaktadır. İstanbul Planlama Ajansı (İPA) da krizi üniversite öğrencileri gözünden inceledi.

Rapora göre İstanbul’da okuyan üniversite öğrencilerinin sayıları son on yıllık periyotta incelendiğinde, 2014- 2015 öğretim yılında yaklaşık 450.000 olan öğrenci sayısının 2023 – 2024 eğitim öğretim yılında 800.000 olduğu belirtildi. Öğrenci sayısındaki bu artış, daha çok vakıf üniversitelerinde okuyan öğrencilerde gerçekleştiği de rapora eklendi.

Öğrencilerin İstanbul’da yaşamlarını kurmalarında önemli bir dayanak da aldıkları burslar olurken yıllar içerisinde bursların da döviz karşısında eridiği grafiklerde gösterildi.

Raporda, “2013 yılında 280 TL olan ve ön lisans ve lisans öğrencilerine verilen burs ve kredi miktarı, yıllık bazda bakıldığında 147,2 dolara denk gelmekte iken; 2024 yılına gelindiğinde 2000 TL olan bu miktar, dolar bazında 61,92 dolara gerilemiştir. Aynı değişikliklerin yüksek lisans ve doktora burs ve kredileri için de geçerli olduğu görülmektedir. Her ne kadar son üç yıllık süreçte dolar bazında bir iyileşme olsa da bu miktar on yıl öncesi ile karşılaştırıldığında önemli bir gerileme yaşandığı ortaya çıkmaktadır. Yükseköğretim burs ve kredilerini asgari ücretle karşılaştırmak da farklı eğitim seviyesindeki (önlisans – lisans, yüksek lisans, doktora) üniversite öğrencilerinin yaşam koşullarının yıllar içinde ne kadar olumsuz yönde ilerlediği hakkında fikir vermektedir” şeklinde belirtildi.

Devlet yurtlarının yetersiz oluşunun da barınma krizini tetikleyen sebeplerden biri olduğunu belirten İPA raporunda şunlar ifade edildi:

“Her ne kadar yurt sayısında artış olsa da üniversite öğrencilerinin barınma ihtiyacının KYK tarafından yeterince karşılanamıyor oluşu, temel bir hak olan barınmanın özel sektör tarafından karşılanmasına alan açmakta ve bir temel hakkın kâr amacı olarak görülmesine sebep olmaktadır…İstanbul’daki toplam üniversite yurdu kapasitesinin %11,08’i bu imtiyazlı vakıflara ait yurtlara aittir. Bu oran cinsiyet bazlı incelendiğinde erkeklerde %14,20’ye çıkmakta; kadınlarda ise %8,50’ye düşmektedir.”

Raporda yer alan bilgiler esas alındığında devletin ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bütçelerine oranla yurt yapımına ayrılan bütçeler düşüş göstermiştir.

2021 yılında yaklaşık 3,8 milyar TL yurt yapımı ve kiralanması için harcanırken, 2023 yılında bu miktar yaklaşık 11,2 milyar TL’ye yükselmiştir. Ancak bu yükseliş hem Gençlik ve Spor Bakanlığının hem de devletin bütçesinde oransal olarak görülmemektedir. 2021 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesinin %14,67’si yurt yapımı ve kiralanmasına ayrılmışken bu oran 2022 yılında %11,06’ya düşmüş, ardından 2023 yılında %12,10’a yükselmiştir. Devlet bütçesine bakıldığında ise 2021 yılında oransal olarak %0,38 olan yurt yapım ve kiralanması harcaması 2023 yılında %0,30’a düşmüştür. Bu verilerin ışığında devletin yurt yapımı için ayırdığı bütçenin son üç yıl zarfında dahi bir düşüş yaşadığı görülebilmektedir. Hem burs ve kredi desteği hem de yurt yapım ve kiralanması için harcanan miktarlar devletin yaptığı diğer bazı harcamalarla karşılaştırıldığında, üniversite öğrencilerinin temel ihtiyaçlarının yeterince dikkate alındığını söylemek güçtür.

Raporda KYK yurtlarının kapasite olarak daralması nedeniyle öğrencilerin özel yurtlara yönlendirildiği belirtildi. Raporda üniversite yerleşkelerine uzak yurtların öğrencilere masraf çıkardığı şu şözlerle ifade edildi:

İstanbul genelinde yer alan KYK yurtlarının toplam kapasitesi, lisans ve önlisans öğrencileri olmak üzere İstanbul dışından gelen öğrenci sayısının yaklaşık olarak %26’sını; sadece lisans öğrencileri dikkate alındığında ise bile yaklaşık olarak %31’ini karşılayabilmektedir. Öte yandan bu durum öğrencinin eğitim görmekte olduğu kurumdan oldukça uzak bir mesafede bir KYK yurdunda kalması ve bunun da öğrenciye gerek zamansal gerekse de ekonomik anlamda ilave maliyetler çıkarması anlamına gelmektedir.

Raporda öğrencilerin eve çıkmayı göze aldıkları durumda yaşanacak olası senaryolarda incelendi.

Kira fiyatlarının en yüksek olduğu bölgeler sırasıyla Maslak, Levent, Göztepe, Sarıyer-Zekeriyaköy ve Beşiktaş-Çarşı olarak öne çıkarken kiraların en düşük olduğu bölgeler sondan başa Avcılar, Büyükçekmece, Silivri, Halkalı ve Cerrahpaşa olarak belirlenmiştir. Üniversitelerin yakın çevrelerinde genel ortalamanın 263 TL olduğu belirlenmiştir.46 Buna göre yaklaşık 100 m2’lik bir ev kiralamak isteyen üç öğrencinin 26.000 TL’ye ev tutması durumunda, her bir öğrencinin yaklaşık olarak 8.600TL’ye yakın bir tutarı ev kirasına ödemesi gerekmektedir. Öte yandan, yoğun bir eğitim sürecine sahip olan öğrenciler eğitim gördükleri süre boyunca gerek ekonomik gerekse de zamansal sebeplerle (yolda zaman kaybetmemek, ulaşıma harcanan giderleri azaltmak vb.) öğrenim aldıkları kurumlara yakın çevrelerde ev tutmak isteyebilmektedir. Bu durumda, öğrenci sayısının fazla ve kiraların yüksek olduğu Maslak bölgesinde ev tutmak isteyen üç öğrenci için 100 m2’lik bir ev tutmanın bedeli ise ortalama 41.347 TL olup, bu da sadece kira için evi tutan her bir öğrencinin her ay ortalama 13.782 TL ayırması gerektiği anlamına gelmektedir. Öte yandan İPA tarafından hazırlanan Öğrenci Yaşam Maliyeti47 çalışmasında da belirtildiği üzere, 2024 yılı için barınma ve ulaşım dışındaki diğer giderlerin de ortalama 9.432 TL tuttuğu göz önünde bulundurularak, Maslak bölgesindeki üniversitelerden birinde okuyan bir öğrencinin eğitim kurumuna yakın mesafede bir ev tutması için aylık ortalama 23.214 TL’yi gözden çıkarması gerekmektedir.

İstanbul Planlama Ajansı yurt yetersizliği, yurtların özelleştirilmesi ve var olan KYK yurtlarının kampüs yerleşkelerine göre konumlanmaması gibi durumların yarattığı barınma krizine ilişkin sonuç metni de yayınladı. “Barınma sorunu geleceğimizin güvencesi olan gençleri istedikleri üniversitede ve bölümde okuyamaz hale getirmektedir” denilen raporun sonuç bölümünde barınma sorununun getirdiği ekonomik yük ile öğrenciler maddi sıkıntı çekmekte ve birçok öğrencinin eğitim hayatına katılımı zorlaştırdığı da belirtildi.

Raporun sonuç bölümünün devamında şunlar ifade edildi:

“Barınma sorunu ile öğrenciler güvenli ve uygun bir yaşam alanına sahip olamadıklarından derslerine odaklanamamakta ve akademik anlamda olumsuzluk yaşamaktadır. Artan kaygı seviyesinin öğrencinin hayatına olumsuz yansımaları olmaktadır. Yine barınma sorunu sosyal dışlanmaya neden olarak toplumsal aidiyeti de zedelemektedir. Barınmanın ihtiyaca uygun bir şekilde sağlanamaması kişilerde sağlık problemine neden olmaktadır. Kalabalık ve hijyenden uzak barınma koşulları birçok hastalığı da beraberinde getirmektedir. Barınma sorunu ile eğitimde eşitsizlik artmakta ve toplumsal adaletsizlik yaşanmaktadır. Herkesin eşit şartlarda barınma hakkına sahip olması toplumda sosyal adaletin tesis edilmesi için önem arz etmektedir. Sonuç olarak barınma sorununun çözülmesi hem bireylerin hem de toplumun genel refahı açısından kritik bir öneme sahip olmakla birlikte barınma sorununun çözümü eğitimden sağlığa kadar birçok alanda olumlu etki yaratacağından, toplumun sürdürülebilir gelişimi için fazlasıyla önem arz etmektedir. Bu nedenle bu konuda devletin aktif rol alması, kalıcı ve efektif politikalar geliştirmesi oldukça önemli olmaktadır.”