Koçyiğit, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, işçi eylemleri ve grevler konusunda yaptığı açıklamalarda, işçi ölümlerinin ciddi bir sosyal kriz olduğunu ve bunun sermayenin işçi sınıfına açtığı bir savaşın bilançosu olduğunu ifade etti.
“SON 8 AYDA BİN 201 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ”
Koçyiğit, “Ağustos ayında 129 işçi, çalışırken yaşamını yitirdi. Son 8 ayda ise toplamda bin 201 işçi hayatını kaybetti. Bu rakamlar, savaş koşullarını andıran bir bilanço ortaya koyuyor” dedi.
Koçyiğit, bu ölümlerin ağır çalışma koşulları, esnek çalışma düzenlemeleri ve iş sağlığı önlemlerinin yetersizliğinden kaynaklandığını belirtti ve hükümeti bu ölümlerden sorumlu tuttu.
GREVLER ve POLİS MÜDAHALESİ ÜZERİNE ELEŞTİRİLER
İşçi grevlerinin toplumun adaletsizliğe karşı isyanı olduğunu söyleyen Koçyiğit, polis müdahalesini sert bir dille eleştirdi. Koçyiğit, “Gözaltına alınan Polonez işçilerine ters kelepçe takanların, patronlarla nasıl bir ilişkisi olduğunu merak ediyoruz. İşçi grevlerini yasaklamanın, 12 Eylül döneminin yasakçı anlayışının devamı olduğunu düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
ÖZELLEŞTİRME ve EMNİYETİN ROLÜ
Koçyiğit, emniyet güçlerinin işçileri tehdit eden ve saldırgan bir rol üstlendiğini iddia ederek, “Emniyet, patronların iş yeri bekçisi mi oldu?” diye sordu. Ayrıca, işçi direnişlerinin polis tarafından bastırılmasının 12 Eylül dönemi yasakçı politikalarının bir devamı olduğunu vurguladı.
CEZAEVLERİNDE KIYIM POLİTİKALARI
Cezaevlerindeki hasta mahkumların durumuna da değinen Koçyiğit, Erzurum Hapishanesi’nde tahliye olması gereken bir mahkumun ölümünü örnek göstererek, “Cezaevlerinde bir kıyım politikası uygulanıyor. Adalet Bakanlığı ve gözlem kurulları hasta tutsakları ölüm sınırına getirerek suç işlemektedir” dedi.
Ayrıca, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının son 7 yılın sonunda sosyal yardımlarla ilgili yaptığı açıklamalara eleştiriler yönelten Koçyiğit, yoksulluğun derinleştiğini ve sosyal yardıma muhtaç ailelerin sayısının arttığını belirtti.
Koçyiğit, hükümetin yoksullukla mücadele etmekte yetersiz kaldığını ve sosyal yardımların yetersizliğinin toplumda derinleşen bir kriz yarattığını söyledi.
