6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay’ın Antakya ilçesi Odabaşı Mahallesi’nde yıkılan Nilüfer Apartmanı’nda 56 yurttaş yaşamını yitirdi. Nilüfer Apartmanı’na dair açılan davanın üçüncü duruşması bugün Hatay 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, yakınlarını kaybedenlerin yanı sıra tutuklu müteahhit Murat Fuatoğlu SEGBİS aracılığıyla katıldı.
Tutuklu yapı denetim uzmanı Mehmet Haşim Eraslan, tutuksuz yargılanan Bülent Seküçoğlu ise duruşma salonunda hazır bulundu. Diğer 9 sanık ise duruşmaya katılmadı.
“BENİM DE EVİM YIKILDI, VİCDANEN BEN MÜSTERİHİM”
Duruşmada sanıklara söz verilirken, sanık Mehmet Haşim Eraslan, “4708 sayılı yapı denetim yasası kapsamında tüm görevleri yaptığıma inanıyorum. 6 Şubat depreminde olanlara dair benim yapabileceğim bir şey yok. Bilirkişi raporu gerçekleri yansıtmıyor. 14 Şubat tarihinde Adalet Bakanlığı’nın yayınladığı bilirkişi kılavuzunda delil nasıl toplanır anlatıyor. Buna rağmen bilirkişiler buna uymamıştır. Numuneleri örselenmiş yerde aldıklarını kendi ifadeleri ile belirttiler. “ ifadelerini kullanırken bunların test edildiği laboratuvarların Bakanlık sertifikalı olmadığını belirtti.
“Örselenmiş yerde alınmış numune binanın genel halini doğru olarak vermez. Boğaziçi Üniversitesi’nde hocaların hazırladığı 16 sayfalık bir makale var. Makalenin başlığı ‘Depremde yıkılan binalardan beton numunesi alınabilir mi?’ Makalede ‘yıkılmış binadan beton numunesi alınabilir ancak bunların ne amaçla kullanılacağı çok açıktır. Karot numuneleri üzerinde değerlendirme yapmak daha zordur ve kesinlik içermeyecektir. Örselenmemiş olması gerekmektedir.” ifadelerini kaydeden Eraslan, “11 aydır tutukluyum. Benim de evim yıkıldı, vicdanen ben müsterihim” ifadelerini kullandı.
Sanık Eraslan’ın avukatı ise, Hatay Valiliği’nin Nilüfer Apartmanı’nın yıkılmasına ilişkin kamu görevlilerine soruşturma izni vermediğini anımsattı ve “Hatay Valiliği kamu görevlilerine soruşturma izni vermedi, aynı kişi yargılanıyor. Bu adil yargılanma ve silahların eşitliği ilkesine aykırıdır. Valilik, yapı denetim şartlarına uyduğunu ve standarda uygun olduğunu ve kamu görevinin kusuru olmadığını belirtti.” ifadelerini kaydederek günümüzde hazır betonun kullanıldığını ve dosyaya giren CD’de beton ve demir numunelerinde analizi yapan firmanın incelemelerinin bulunduğunu iletti.
“BEN DE YAKINLARIMIN ÇOĞUNU KAYBETTİM”
Sanık Murat Fuatoğlu savunmasında, “Benim yetki alanım kısıtlıdır. Binaya beton dökülürken ve diğer aşamalar benim kendi karar verme gibi yetki verme durumum yok. Herhangi bir eksiğim ve art niyetli yaklaşımım hiç olmadı.” açıklamasında bulundu ve 18 aydır tutuklu olduğunu ifade ederek “Ben de yakınlarımın çoğunu kaybettim. Yasını bile tutamadım” dedi.
Sanık Fuatoğlu’nun avukatları, müvekkillerinin 1 yıl 5 aydır tutuklu olduğunu ileterek, “Rapor ortada ve karot numunesi düşük çıktığı için tutukluluk verilmiştir. Bilirkişi raporunda sadece karot düşüklüğü nedeniyle sorumluluk var. Savcılık tarafından deliller bilirkişiye gönderilmedi. Biz kendimiz de karot aldırdık. Elimizde 7 numune vardı. 6’sı bu değerleri sağlıyordu. İddia makamı biz sunduğumuz 3 karotu göndermedi. Bizim itiraz ettiğimiz numuneyi bilirkişiye gönderildi. “ ifadelerine yer vererek burada kötü niyet aradıklarını ve Cumhuriyet Savcısının lehe olan delili bilirkişiye göndermediğini ileri sürdü.
Avukatlar, “Müvekkilimiz etki edebileceği delil yokken; tahliye edilmesi gerekir. Bunun cezasını müvekkilim çekmemeli, 3 celse sonra tahliye edilirse ne olacak? Başka benzer dosyalarda tahliye kararı veriliyor” ifadelerini kullandı.
Müştekiler de sanıklardan şikayetçi olduğunu belirtirken mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi ve duruşmayı 13 Aralık 2024 tarihine erteledi.