Ebeveynler genellikle okula gitmesi için “pazarlık ettikleri” bir çocukları olduğunu itiraf ederler. “Okula gitmek istemiyorum!” Öğrenciler tarafından giderek daha fazla kullanılan bir ifadedir ve araştırmalar bu isyanın daha derin bir sorunun, okul korkusunun göstergesi olabileceğini öne sürmektedir.
Beşinci sınıfa giren çocuklar genellikle çok fazla materyalden, çok fazla yeni dersten ve tanıdık olmayan öğretmenlerden, özellikle de derslerin katı olduklarını duyduklarından korkarlar. Ortaokula başlarken çocuğun başka bir okula gitmesi durumunda ayrılık korkusu da yeniden alevlenebilmektedir.
AYRILIK KORKUSU
Araştırmalar, ebeveynlerinin boşanması veya sevdiği birinin kaybı gibi travmalar yaşayan çocuklarda “ayrılık korkusunun” daha belirgin olduğunu gösteriyor. Şunu da bilmek önemlidir ki, eğer bir ebeveyn çocuğunun okula gitmesiyle ilgili büyük bir korku ve endişe duyuyorsa, kendisinin de aynı şekilde hissetme ihtimali çok yüksektir.
Çocuklar duygu ve davranışlarını ebeveynlerinden alırlar, dolayısıyla okula gittiklerinde ebeveynlerinde korku görürlerse bunu kendilerinin de geliştirmesi alışılmadık bir durum değildir. Okuldan korktukları için genellikle baş ağrısı veya karın ağrısı gibi bir dizi fiziksel semptomdan şikayet ederler .
Bu ağrılar ve mide bulantısı, çarpıntı, kas gerginliği, uyku bozuklukları, yorgunluk ve bitkinlik gibi diğer belirtiler hafta sonları ve okul tatillerinde kaybolur.
Çocuk okula gitmek zorunda olduğu durumda korkar, kendini tehdit altında ve çaresiz hisseder, okuldan kaçmak ister, öğrenme materyalini öğrenemeyeceği hissine kapılır. Aniden kendini kötü hissettiğini belirtir, fiziksel belirtiler ortaya çıkar.
Okul korkusu öğretmenlerin “hakaretlerinden” kaynaklanabilir (özensiz yazı yazmak, ders sırasında konuşmak…) Bazen çocuklar sanki okula gidiyormuş gibi evden çıkarlar ve velilerin devamsızlık durumunu ancak okulun kendilerine haber vermesiyle öğrenebiliyorlar.
OKUL FOBİSİNİN NEDENLERİ
Okul korkusu, ebeveynleri çok yüksek beklentilere sahip olan ve çocuklara en iyi niyetle şunu söyleyen çocuklarda da mevcuttur: “Mutlaka mükemmel bir öğrenci olacaksın, herkes sana hayran kalacak.”
Çocuğun beklentileri karşılama isteği, başarısızlık korkusuna, okulda başarısız olursa anne-babayı hayal kırıklığına uğratma korkusuna yol açar ve bu da çeşitli sorunlara neden olur. Ayrıca ebeveynlerin aşırı korumacı davrandığı ailelerde büyüyen çocuklarda okul korkusu ortaya çıkmaktadır.
Okul korkusu, ebeveyn boşanması, yoğun çatışmalar, ebeveyn hastalığı gibi aile dinamiklerinin bozulduğu bir ailede büyüyen çocuklarda sıklıkla görülür. Bu nedenle çocuk, “yeni, olumsuz aileyi kontrol etme” ihtiyacı hissettiği için okulu reddeder. Çevre durumunu düzeltir ve böylece ailenin dağılmasını önler. Korku aynı zamanda çocuğun okula giderken veya okulda akranlarının fiziksel ve sözlü tacizine maruz kalmasının bir sonucu olabileceği gibi, sınıftaki diğer öğrencilerden izolasyonun veya sosyal temas kurmadaki zorlukların da bir sonucu olabilir.
NOT KORKUSU
Bu, değerlendirilme korkusuna dayalı bir tür okul fobisidir. İçine kapanık, çekingen, güvensiz, eleştiriye aşırı duyarlı, kendini küçümseyen, sosyal becerilerden yoksun, akranları tarafından alay konusu olan çocuklarda görülür. Çocuk cevap vermek için ayağa kalktığında içsel engelleme meydana gelir.
NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ?
İlk ve en önemli şey korkunun nedenini belirlemektir. Çocuğun ne hissettiğini, acılarını anlamak ve onu sadece bir öğrenci olarak değil, bir insan olarak görmek önemlidir. Okul asla ebeveynler ve çocuklar arasındaki tek konuşma konusu olmamalıdır. Okuldan eve geldiğinde ona hemen okulun nasıl olduğunu sormayın. Ona ilginç bir şey olup olmadığını sor. Sonuç ne olursa olsun her çaba övülmeli ve çocuğun not almak için değil bilgi almak için öğrendiği unutulmamalıdır.
Sınıfta toplantıları ve arkadaşlıkları teşvik edin ancak çocuğu hazır olmadığı toplantılara katılmaya zorlamayın. Okula gitmek istemediği veya korku belirtilerinin ortaya çıktığı bir durumda çocukla açık ve çok sabırlı bir şekilde konuşun, size güvendiğinde okula gitmekten korkmasının nedenlerini öğrenin.
Sebepler geçerli görünmese bile anlayışlı olun. Önemli mesajlardan biri de okul psikoloğuna gitmenin bir ceza olarak değil, sorunların üstesinden gelmek için mantıklı bir yardım olarak anlaşılması gerektiğidir. Koşullar ne olursa olsun, okula karşı olumlu bir tutum geliştirin ve çocuğunuzun önünde asla okul, öğretmenler ve okul faaliyetleri hakkında olumsuz konuşmayın.
ÇOCUĞA BASKI YAPMAYIN
Ebeveynlerden ve öğretmenlerden gelen her teşvik ve övgü, çocuğa zamanla yoğunluğunu kaybeden korkuyla yeniden yüzleşme gücü verir. Çocuklara problemden kaçmak yerine problemle yüzleşmeleri öğretilmelidir. Özgüven kazanmak aynı zamanda sosyal becerileri de güçlendirecektir.
Çocuğa aşırı beklentiler yüklemeyin, ona şantaj yapmayın, devamsızlıkla tehdit etmeyin, aynı zamanda yokluğunu sebepsiz yere haklı göstermeyin. Okul korkusunu tedavi etmek için çeşitli psikolojik terapiler kullanılabilir ancak sorunun nedeni belirlendikten sonra çocuk bir çocuk doktoru veya doktor tarafından onlara yönlendirilecektir. Bu tür bir terapi, örneğin çocuğun konuşma sorunları varsa konuşma terapileri olabilir veya davranış terapisi, grup terapisi gibi benzeri tedaviler yardımcı olabilir.