Ana Sayfa GÜNDEM CHP Sözcüsü Yücel: Türkiye’de bir Kürt sorunu vardır ve mutlaka çözülmelidir

CHP Sözcüsü Yücel: Türkiye’de bir Kürt sorunu vardır ve mutlaka çözülmelidir

CHP 1-3 Kasım yeni yasama yılı milletvekili kampı ‘Millet iradesine sahip çıkıyoruz’ sloganı ile gerçekleşti. Kampın ardından gerçekleşen Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sonrası Parti Sözcüsü Deniz Yücel açıklama yaptı.

Yücel’in açıklamalarından şu başlıklar öne çıktı:

“Bugün Parti Meclis toplantımızı yaptıktan sonra Merkez Yönetim Kurulu toplantımızı gerçekleştirdik ve bu toplantılarda aldığımız kararlar sonucunda oluşturduğumuz bildirimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. Partimiz 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde halkın büyük bir teveccühü ile birinci parti olmuş, iktidar ise 22 yıl sonra ilk kez ikinci parti konumuna düşmüştür. İktidarı boyunca yarattığı tüm sorunları günden güne derinleştiren iktidar, milletin gözünden de gönlünden de düşmüştür. Sırf kendilerini iktidarda tutmak kaygısıyla kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarının üzerinde tutan bir anlayışla halkın sorunlarına çözüm üretmek yerine, halkın gerçek gündemlerinin üzerine perde çeken adımlar atmaktadırlar.

ŞEKERLE KAPLANMIŞ ZEHİRLERİNİ YUTMADIK, HALKIMIZA DA YUTTURMADIK”

İlk olarak yapay bir tartışma ile Anayasa’nın ilk 4 maddesi dahi hedef alınmıştır. Bu tartışma ile vatandaşın gerçek gündemi ve gerçek sorunları üzerine bir sis perdesi çekilmek istenmiştir. Bir kişinin iktidarının hile ile Anayasal devamlılığı hedeflenmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi, Anayasa’ya uymayanlarla Anayasa yapmamıştır, yapmayacaktır. Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayarak, seçilmiş bir milletvekilini hapiste tutan, suçsuzlukları hukuken tescillenmiş kişileri görevlerine iade etmeyen, bir gece ansızın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak devleti kadınların arkasından çekenlerin şekerle kaplanmış zehirlerini yutmadık, halkımıza da yutturmadık.

Ardından toplumun tüm kesimleri hayat pahalılığı altında ezilirken, kadınlar, çocuklar, bebekler şiddete uğrarken, katledilirken, yaşam hakları ihlal edilirken dikkatleri başka yöne çekmek için 1 Ekim’de bizzat Cumhurbaşkanı’nın ağzından İsrail’in yeni hedefinin Türkiye olacağı ifade edilmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğunun anlatılması için TBMM’de kapalı oturum talep etmiştir. Kamuoyunun bilmediği hiçbir bilginin söylenmediği kapalı oturumla kurmaca ortaya çıkmış ve bu gündem üzerinden vatandaşın sırtına yeni vergiler yüklemeyi amaçlayan kanun teklifi geri çektirilmiştir. İktidarın kötücül planı bir kez daha milletin vicdanından geri dönmüştür.

KÜRT SORUNU BARIŞÇIL YOLLARLA MUTLAKA ÇÖZÜLMELİDİR”

Bu iki hamlesinden sonuç alamayan iktidar son olarak, Kürt sorununu inkar etmesine ve hiçbir somut önermesi olmamasına karşı terör örgütünün kurucusu ve başını Meclis’e çağırarak yeni bir tartışma başlatmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi demokrasilerde sorun olup olmadığına sorunu yaşayanların karar vereceği görüşünü savunmuş, şehit aileleri ve gazilerin yüzüne bakamayacağı hiçbir sürecin içinde olmayacağını kamuoyuna açık bir şekilde duyurmuştur. Türkiye’de bir Kürt sorunu vardır ve bu sorun demokratik barışçıl yollarla mutlaka çözülmelidir. Kürt sorununun toplumsal mutabakatla şeffaf bir biçimde TBMM çatısı altında kurulacak bir masa etrafında ön yargısız bir araya gelerek çözülebileceğine inancımız tamdır. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta barış dünyada barış’ şiarının temsilcisi olan partimiz, Türkiye’nin Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözümünden yanadır ve bu çözümü sağlama çabasından geri durmayacaktır.

“ZEKERİYA ÖZ BİLE HEPSİNİ BİR ANDA YAPMADI”

Tüm bunlar yaşanırken, terör örgütünün kurucusu ve başının TBMM’ye çağrıldığı bir süreçte altı ay önce temiz kağıdı almış olan, adli sicil kaydı arşiv kaydı dahi olmayan, adaylığa engel durumu tespit edilmemiş olan ve devletin güvencesiyle aday yapılmış olan Esenyurt Belediye Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ahmet Özer’in kendisine ve partisine itibar suikastı yapmak için bir kumpas planı hayata geçirilmiştir. Esenyurt’ta yaşayan her iki seçmenden birinin oyunu alarak seçilmiş bir kamu görevlisinin kaçma şüphesi bulunmazken, ifadeye çağrılabilecek durumda olmasına rağmen bir şafak operasyonuyla evinde hatta yatak odasında baskın yapılarak gözaltına alınmıştır. Evinde ve belediyede yapılan arama işlemlerinde yanında avukat bulundurulmasına ve dijital verilerin imajının alınmasına izin verilmemiştir.

Zekeriya Öz’ün bile hepsine bir anda başvuramadığı tam anlamıyla FETÖ yöntemleriyle bir yandan 40 yıldır sosyoloji alanında çalışmaları bulunan profesör unvanına sahip bir akademisyen itibarsızlaştırılırken, bir yandan da Esenyurt halkının iradesi gasbedilmiştir. Bu yapılan işlemlerde aileye saygı yok, hukuka saygı yok, özel yaşama saygı yok, savunma hakkına saygı yok, milletin seçme iradesine saygı yok. Bu hukuk katliamını gerçekleştirmek için aynı FETÖ’nün savcısı Zekeriya Öz gibi kullanışlı bir aparata ihtiyaç vardı. O da Türkiye’de ve dünya hukuk tarihinde görülmemiş bir şekilde mahkeme mahkeme gezdirilerek, gezici bir adalet celladı olarak Canan Kaftancıoğlu, Enis Berberoğlu, Selahattin Demirtaş, Sözcü Gazetesi, Selçuk Kozağaçlı, Grup Yorum Davası, Türk Tabipler Birliği ve Sırrı Süreyya Önder davalarında görevini yerine getirdikten sonra siyasi bir görevle Ankara’da ödüllendirilen ve son olarak apar topar bu operasyonu gerçekleştirmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na atanan Akın Gürlek oldu.

Ahmet Özer daha hakim karşısına çıkmadan, sorgusu yapılmadan, ifadesi bile alınmadan, tutuklandığı ve yerine kayyım tayin edildiği iktidara yakın medya tarafından ilan edildi. Öyle bir kumpas ki savcılığın basın bildirisi dahi kamuoyunu yanıltma amacı taşımaktadır. Sayın Ahmet Özer hakkında suç iddiası ya da suç isnadı ifadesinin kullanılması gerekirken, hüküm verilmiş gibi ifadeler kullanılarak savcılığın basın bildirisinde dahi belediye başkanımız itibarsızlaştırılmaya çalışılmış ve kamuoyu yanıltılmıştır. Halkımızın iradesini gasbeden bu hukuksuz ve antidemokratik süreci değerlendirmek üzere Esenyurt İlçe Başkanlığımızda 31 Ekim 2024 tarihinde yaptığımız MYK toplantısı, ardından milletvekillerimizle yaptığımız iki günlük toplantılar ve bugün gerçekleştirdiğimiz parti meclisi toplantımız ve MYK toplantılarımız sonucunda hiçbir baskıya ve hukuksuzluğa teslim olmayan, halkın iradesinin gasbedilmesine izin vermeyen, yurttaşlarımızın gerçek gündemine kökten sahip çıkan kararlılığımızı ifade ediyoruz.”