Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, enflasyon ile büyüme arasındaki ilişki hakkında; “Kısa vadede büyüme ile enflasyonla mücadele arasında bazı zorluklar elbette olabilir. Bazı tercihler yapmanız gerekebilir. Ama teorik olarak da Türkiye tecrübesinden de bakarsak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Orta-uzun vadede enflasyonla mücadeleyle büyüme arasında bir çelişki görmüyorum. Çünkü enflasyonu düşürdüğünüz bir ortam, aynı zamanda öngörülebilirliği arttırdığınız, yatırım ortamını iyileştirdiğiniz bir ortamdır. Türkiye’nin de enflasyonunun düşük olduğu dönemlerde büyümesinin daha istikrarlı ve daha yüksek olduğunu tarih ve tecrübeyle de biliyoruz. Dolayısıyla burada bir çelişki görmüyoruz” diye konuştu.
AKP Samsun Milletvekili Mehmet Muş‘un başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu‘nda, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin geneli ile Sayıştay raporları üzerinde görüşmeler tamamlandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine gelen eleştirileri şöyle yanıtladı:
“Küresel düzeyde ve risklerin yükseldiği bir dönemde siyasi istikrarı garanti eden bir sistem olarak Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin halkımızın oylarıyla göreve gelmiş olması olumlu bir gelişmedir. Bunu pandemi döneminde test ettik. Jeopolitik gelişmelerde test ettik. Ekonomik birtakım kararlarda, politikalarda da test ediyoruz. Böyle bir yapı olmasa, siyasi istikrarımız devam etmese bu karşı karşıya kaldığımız meydan okumaların ne tür riskler doğurabileceğini takdirinize bırakıyoruz. Parlamenter sistem de başkanlık sistemi de demokratik sistemlerdir. Demokrasilerin bir kısmında başkanlık sistemi var, bir kısmında parlamenter sistem var. Birini demokratik, diğerini değil diye nitelendirmek doğru değil. Çok iyi başkanlık sistemleri de var. Çok iyi parlamenter sistemler de var. Dolayısıyla ikisi de demokratik sistemlerdir. Yeter ki iyi çalıştırmayı bilin. İyi bir kültür oluşturun. Demokratik kültürle birlikte gelişti bu sistemler. Bunlar rejim değildirler. Demokratik rejimin alternatifi değildirler. Bunlar yönetim sistemleridir.
“YASAMA, YÜRÜTME İLİŞKİLERİNDE TARTIŞILACAK HUSUSLAR ELBETTE VAR”
Biz de başkanlık sistemine geçmiş olduk. Bu sistemlerin yerleşmesi tam anlamıyla kurumsallaşması elbette biraz zaman alacaktır. Bu süreçte mutlaka tecrübelerden dersler çıkarılması, varsa eksikler onların olarak tespit edip giderme yönünde çalışmalar yapılmasına da her zaman açık olduğumuzu belirtmek isterim. Zaten tabiatı gereği bu yeni anayasayla birlikte ortaya konan perspektif de budur doğrusu. Dolayısıyla burada her şey mükemmel, hiç eleştirilecek bir şey yok demiyoruz. Ama topyekûn bir sistemi her türlü sorunun kaynağı gibi gösterme çabasının da son derece anlamsız olduğunu ifade etmek isterim. Parlamenter sistem dönemindeyken de Türkiye ekonomik, sosyal, siyasal, uluslararası ilişkiler bağlamında birçok meseleyle karşı karşıya kaldı. Bunların hepsini bir sistem analiziyle açıklamak çok kolaycılık olur diye inanıyorum. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi istikrarı temin eden, garanti altına alan bir sistem olarak kıymetli bir sistemdir. Yasama, yürütme ilişkilerinde tartışılacak hususlar elbette var.”
Yılmaz, enflasyon ve büyüme arasındaki ilişkiye dair şöyle konuştu:
“Kısa vadede büyüme ile enflasyonla mücadele arasında bazı zorluklar elbette olabilir. Bazı tercihler yapmanız gerekebilir. Kısa vadeli olarak. Ama teorik olarak da bakarsak Türkiye tecrübesinden de bakarsak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Orta-uzun vadede enflasyonla mücadeleyle büyüme arasında bir çelişki görmüyorum. Çünkü enflasyonu düşürdüğünüz bir ortam, aynı zamanda öngörülebilirliği arttırdığınız, yatırım ortamını iyileştirdiğiniz bir ortamdır. Türkiye’nin de enflasyonunun düşük olduğu dönemlerde büyümesinin daha istikrarlı ve daha yüksek olduğunu tarih ve tecrübeyle de biliyoruz. Dolayısıyla burada bir çelişki görmüyoruz. Kısa vadeli olabilir. Kısa vadeli çelişkiler, bir takım zorluklar yaşanabilir. Ama orta vadeli baktığımız zaman öyle bir çelişki söz konusu değil. Tam aksine düşük enflasyonla sürdürülebilir büyüme arasında olumlu bir ilişki var. Aynı şey gelir dağılımı için de söz konusu. Enflasyon, gelir dağılımını da bozucu etki yapan bir hadise. Enflasyondaki düşüş başlı başına gelir dağılımı açısından da olumlu bir gelişme. Kalıcı refah artışı için özellikle enflasyonun düşürülmesi çok çok önemli.”