Yargıtay 5. Ceza Dairesi‘nde görülen davanın duruşmasında, Adnan Oktar suç örgütü davasına ilişkin yerel mahkeme kararını bozan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin eski başkanı Reyhan Yaman ile daire üyeleri Derya Bayburtluoğu ve Ahmet Mahnaoğlu hazır bulundu. Eski İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Salihoğlu ise duruşmaya katılmadı.
Kimlik tespiti ve iddianame yerine geçen son soruşturmanın açılması belgesinin hatırlatılmasının ardından sanıkların savunmaları alındı. Reyhan Yaman, Adnan Oktar örgütü davasında bozma kararı verdikleri gerekçesiyle haklarında dava açıldığını belirterek, istinaf mahkemelerinin bozma yetkilerinin yasal olarak düzenlenmiş olduğu hatırlatmasında bulundu.
YÖNELTİLEN SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ
Söz konusu davada eksikliklerin bulunması nedeniyle bozma yönünde karar verdiklerini belirten Yaman, Adnan Oktar silahlı suç örgütüyle hayatının hiçbir döneminde yolunun kesişmediğini savundu. Yaman, “Verilen karar takdir yetkisi aşılarak verilmiş bir karar değildir” ifadesini kullandı.
Derya Bayburtluoğlu ise Adnan Oktar silahlı suç örgütü davasında vicdani kanaatlerine göre bozma kararı verdiklerini, benzer durumlarda daha önce Yargıtay dairelerince de verilmiş bozma kararlarının bulunduğunu dile getirdi.
Bozma kararlarının doğru olduğunu savunan Bayburtluoğlu, “Biz okuduk dosyayı, beyandan başkaca bir delil bulamadık.” dedi. Bayburtluoğlu, Adnan Oktar silahlı suç örgütü dava dosyasıyla ilgili dönemin Daire Başkanı Yaman dahil hiç kimseden telkin ya da tavsiye almadığını belirtti.
Ahmet Mahnaoğlu ise söz konusu dosyada verilen kararın “yargısal takdir hakkı” kapsamında olduğu yönünde savunma yaptı.
MÜŞTEKİLER DİNLENİLDİ
Duruşmada, sanıkların savunmalarının alınmasından sonra müştekilerin ifadeleri dinlenildi. Fırat Develioğlu, 2000’de örgütten ayrılana kadar “örgütün 2 numarası” olduğunu belirterek, Adnan Oktar silahlı suç örgütünü “melanet çetesi” olarak niteledi. Adalet mekanizmasında örgütü savunan savcıların bulunduğunu belirten Develioğlu, sanıklardan Salihoğlu’nu bu kapsamda tanıdığını, zaman zaman kendisine para verdiğini ileri sürdü. Develioğlu, 1999’da örgüte yönelik bir soruşturma kapsamında Adnan Oktar dahil kendisinin de arasında olduğu bazı kişilerin tutuklandığını, serbest kalmasının ardından Kazakistan’a yerleştiğini ve örgütle bağını kopardığını ifade etti.
“ADNAN OKTAR’IN SAPKINLIKLARINI GÖRMEYE BAŞLADIM”
Müşteki Hatice Ural, 17 yaşındayken örgütün tuzağına düştüğünü ve 34 yaşına kadar örgütten kurtulamadığını belirtti. Örgütün “dini telkinlerle kişilerin beyinlerini yıkadığını” belirten Ural, örgütü “korku imparatorluğu” olarak niteledi. Ural, bir dönem örgüte ait A9 televizyonunda da görev yaptığını belirterek, “Adnan Oktar’ın sapkınlıklarını iyice görmeye başladım ve örgütten ayrıldım.” dedi.Örgütte lobi ve hukuk işlerine bakan ekiplerinin bulunduğunu anlatan Ural, sanıklar arasında yer alan Hadi Salihoğlu ismini daha önce “Hadi bizim işimizi kolaylaştırıyor.” şeklinde duyduğunu dile getirdi. Adnan Oktar silahlı suç örgütüne ilişkin daha önce açılmış bir davanın bulunduğunu hatırlatan Ural, “2007 davası örgütün yargıdaki bağlantıları sayesinde düşmüş bir dava” değerlendirmesinde bulundu.
Hatice Ural, mevcut davada yargılanan sanıkların yerel mahkeme kararını bozarak verdikleri kararı “örgüt jargonuyla yazdıkları” iddiasında bulunarak, karar ile sanıkların değil, dosyadaki müştekilerin suçlanmaya çalışıldığını söyledi.
“DELİLLERE RAĞMEN KARAR BOZULDU”
Müşteki Özkan Deniz de 18 yaşında katıldığı örgütten 2016’da ayrıldığını belirterek, örgüte dair bildiklerini kamu makamlarıyla paylaştığını, başlatılan soruşturma neticesinde de çok sayıda delile el konulduğunu ifade etti. Deniz, delillere rağmen yerel mahkeme kararının sanıklar tarafından bozulduğunu belirtti.
İfadelerin alınmasının ardından ara kararı açıklayan Yargıtay 5. Ceza Dairesi heyeti, davaya katılma talebinde bulunan bazı müştekilerin taleplerinin kabulüne karar vererek davayı erteledi.