Ünlü kebapçı Bedri Usta, kebaplarının lezzeti ile tanınıyordu. İki gün önce ise acı veren bir haberle gündeme geldi.
Asıl adı Bedrettin Aydoğdu’nun kardeşi Orhan Aydoğdu, İstanbul Ataşehir’deki bir apartmanın 20. katından düşerek hayatını kaybetti.
Ünlü usta aldığı acı haberle sarsıldı. Sosyal medya hesabına fotoğrafını koyarak, “Seni çok özleyeceğim Orhan” diye de yazdı altına.
KEBAPÇI BEDRİ USTA KİMDİR?
Peki Bedri Usta kimdir?
“Bedri Usta’ yım ben… Adım Bedri ama herkes bana Bedri Usta der. Kebabın yanındaki közlenmiş biber gibi seviyorum Bedri’ nin yanında duran ustalık sıfatını.. Ama ustalığım sadece kebabı değil hayatı pişirmekte de olsun istedim. Her ateşin üstüne et atanın usta olamaması gibi iyi kötü bir ömür yaşayan da ustası olamıyor hayatın.
Sıfırdan bir hayat yaratmış, zaman zaman hayatını sıfırlamış biriyim ben. Başka hiçbir şeyde bu kadar iddialı değilimdir ama kebap işi benden sorulur ve mangala atılan şey etten ibaret değildir. Hayatı da ustalıkla pişirmek gerekir.”
MARDİN, ADANA, İSTANBUL ÜÇGENİ
Aslen Mardinli Bedri Usta.
O 7 yaşındayken babası Adana’ya gelmiş, pamuk işçisi olarak. Ailesini de getiriyor. 9 çocuğu oluyor, hiçbirini okula göndermiyor. Hepsi kebapçılarda çalışıyor.
Diyor ki Bedri Usta bir röportajında; “Adana’da soğan sarımsak soyarak başladım bu işe. Çok hırslıyım o zamanlar. 12 yaşında ayağımın altına kasa koyar kebap pişirirdim.”
1980’de daha 12 yaşındayken İstanbul’a geliyor ailesinden gizli. Şöyle anlatıyor o günleri:
“Laleli’de çalışıyordum. Aldığım yevmiye otele yetmediğinden sokakta yatıyordum. Bu Fatih’te bir altgeçit var, bisiklet satılan 2 sene orada yattım. Para biriktirmeye başladım. Bir gün sokakta yatarken, bir TV programında kimsesiz çocukların hayatlarını program yapmak için bizim yanımıza geldiler. Benimle röportaj yaptılar. Sunucuya ‘Ben kimsesiz değilim, 9 kardeşim var ama burada aldığım para otele yetmediği için sokakta yatmak zorundayım’ dedim. Programı annem ve babam izlemiş, atlayıp geldiler İstanbul’a. Elimde biriktirdiğim paraları da alarak döndük Adana’ya. 14 yaşında evlendim. 20 yaşında 4 çocuğum vardı. Askerden döndükten sonra, İstanbul’a dönme vakti geldiğini anladım ve biriktirdiğim paralarla İstanbul’a geldim.
O zamanın parası bir dükkan açabilecek kadar birikimim vardı elimde. Sokak arasında dürüm satmaya başladım. İşler iyi gidiyordu. O dürümcüyü dükkana çevirdim. Ziyapaşa’da ‘Yüzevler Kebapçısı’ oldu. Ağabeyimde Almanya’da restoranda çalışıyordu. İşler iyi gidince ağabeyimi de çağırdım, ortak başladık bu işi büyütmeye. 25 sene mutfakta çalıştım. Ağabeyim ile anlaşamadık ve ben kendi markamı kurmaya karar verdim.”
İşte böyle başlıyor Bedri Usta efsanesi. Bugün çok sayıda şubesi olan bir krallığı var. Köprü altından kebap krallığına. Roman gibi değil mi hikayesi…