“Bakan TEKİN’in parti teşkilatlarını ziyaretleri ve kongrelerine katılması bu tarafsızlığı zedelemektedir. Yani sistemde okul sayısı 3 kat değil sadece yüzde 47 artmıştır. AKP iktidarları döneminde özel okul sayısı 5 kat artmıştır.”
“MEB’de aklın, bilimin, ön plana çıkarılması her kademede liyakatin esas alınması gerekir. Eğitimin kurtuluş reçetesi; Atatürk ilke ve devrimlerinden sapmadan laik, bilimsel, demokratik, kamusal ve bakanlığın adında da yer aldığı üzere milli (ulusal) eğitimden geçmektedir.”
Eğitimci Maksut BALMUK ile Milli Eğitim Bakanı’nın okul sayıları ile ilgili açıklamaları bağlamında eğitimimizi konuştuk…
Sayın BALMUK; Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin AKP’nin Batman Merkez ilçe kongresinde yaptığı konuşmada; “Benim yatırım bütçem 2002’den öncesine 90’lı yıllara göre azaldıysa ben nasıl daha az olan o bütçeyle üç kat kadar okul yaptım. Onlar nasıl 80 yılda bu kadar az okul yaptılar? “ demiş. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Öncelikle iki noktaya vurgu yapalım bunlardan birincisi: Milli Eğitim Bakanlığı adında milli kavramı bulunan iki bakanlıktan biridir. Milli Eğitim Bakanlığı tüm siyasi görüşlere, partilere, ya da vatandaşlara eşit olması gereken bir bakanlıktır. Bu nedenle MEB’in tarafsız olması gerekir. Bakan TEKİN’in parti teşkilatlarını ziyaretleri ve kongrelerine katılması bu tarafsızlığı zedelemektedir.
İkincisi ise dünyada istatistik geleceğe yön vermek ya da planlamak için kullanılır. Ülkemizde ise doğru cümlelerle yanlışı savunmak/çarpıtmak olarak kullanılmaktadır. Bakan Tekin’in sözleri de bana bunu hatırlatmıştır. Size MEB verilerine göre bilgi vereyim.
2002-2023 eğitim öğretim yılında Türk Milli Eğitim sistemindeki devlet okulu sayısı 41.305 idi. 2022-2023’te ise 60.738’dir. Yani okul sayısının artışı sadece yüzde 47’dir. Yani sistemde okul sayısı 3 kat değil sadece yüzde 47 artmıştır.
Tablo:1
Sayın Balmuk peki bu dönemde öğrenci sayısı ile ilgili nasıl bir veriye sahibiz?
Sayın Aybek; öğrenci verilerine bakacak olursak;,2002-2003 eğitim öğretim yılında toplam öğrenci sayımız 13.675.285 iken 2022-2023 eğitim öğretim yılında bu sayı 19.904.679 olmuştur. Öğrenci sayıları yönünden baktığımızda artışın %46 civarında olduğunu görüyoruz.
Tablo:2
Sayın Balmuk bu iki tablo bize neyi gösteriyor?
Bu iki tabloya bile baktığımızda okul artışının aslında öğrenci artışı ile orantılı gerçekleştiğini yani üç kat gibi bir artışın olmadığını gösteriyor bize.
Sayın Balmuk peki bu dönemdeki özel okullara ilişkin veriler nelerdir?
İşte bu nokta çok çarpıcı Sayın Aybek; 2002-2003 eğitim öğretim yılında özel okul sayımız 2.395 iken 2022-2023 eğitim öğretim yılında bu sayı 14.281’e yükselmiştir.
Sayın Tekin artış noktasında övünecekse(!) işte tablo-1 de de görüldüğü üzere yaklaşık yüzde 500 (5 kat) artış gösteren özel okul sayısından övünebilir.
Sayın Balmuk; bu veriler sonuç olarak bize neyi göstermektedir?
Sayın Aybek öğrenci sayısı artışı ile aynı oranda artan devlet okulu sayısını 2002-2023 döneminde 3 kat arttırdık şeklinde övgü kaynağı yapılırsa bu yanlış bir yaklaşımdır. AKP iktidarları üç kat okul binası ettik cümlesi yanlıştır. Bu algısal bir cümledir. Okul sayısı sadece %47 artmıştır ve bu da öğrenci artışına denk gelmektedir. Diğer (yaklaşık 2,5 katlık) kısım ise mevcut okulların miadını doldurması nedeniyle yenilenmesi şeklinde olmuştur. Ve bunların büyük bir kısmını da gerek vergiden düşerek gerekse gönüllü olarak yapılan bağışlar oluşturmaktadır.
Ayrıca AKP iktidarları döneminde özel okul sayısının 5 kat artması bir başarı değil, devlet okullarının içinin ne denli boşaltıldığının, güvenin ne kadar azaldığının göstergesidir ki bu da övünülecek bir şey değildir. Velilerin özel okul tercihlerinin sebebi ise laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılmasıdır.
Bu durumu eğitimdeki fırsat eşitliği yönünden nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eğitimde fırsat eşitliğinin yanında imkan eşitliği de gerekir. Ekonomik imkanı olan veliler artık özel okulları tercih etmekte bazı veliler ise imkanlarını sonuna kadar zorlayarak iyi bir eğitim için özel okulları tercih etmektedirler. Özel okulların durumları da ortadadır. Adeta ucuz işçilik kavramının hayat bulduğu asgari ücret hatta daha altında ücret ile çalıştırılan öğretmenlerin yanı sıra ücretlerini keyfi bir şekilde fahiş arttıran özel okullar gerçeği ile karşı karşıya kalınmıştır.
Henüz birkaç ay önce çıkarılan Öğretmenlik Mesleği Kanununda bile özel okul öğretmenlerinin taban aylık (kamudaki öğretmenin altında ücret verilememesi) talepleri dahi karşılanmamıştır. Bu yönde geçmişte var olan düzenlemeyiş kaldıran da iktidardır. Bu büyük bir hataydı fakat bu hatadan dahi dönülmemiştir.
Sayın Balmuk son olarak ne söylemek istersiniz?
Son olarak tekrar edeyim ki lütfen sayılarla oynayıp algı yaratmaktan vazgeçelim. MEB gibi önemli bir bakanlığın bakan dahil hiçbir yetkilisi kendisini iktidar partisinin üyesi gibi davranmamalı, tarafsızlığını korumalıdır. Aksi yaklaşım kişilere koltuk, makam kazandırabilir ama bu yaklaşım eğitime, yani geleceğimize zarar vermektedir. MEB’de aklın, bilimin, ön plana çıkarılması her kademede liyakatin esas alınması gerekir. Veriler kamusal eğitimden ne denli uzaklaşıldığını da göstermektedir. Bu durum kabul edilebilir olmadığı gibi sürdürülebilir de değildir.
Eğitimin kurtuluş reçetesi; Atatürk ilke ve devrimlerinden sapmadan laik, bilimsel, demokratik, kamusal ve bakanlığın adında da yer aldığı üzere milli (ulusal) eğitimden geçmektedir.
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…