Yolbulan Metal fabrikasında düşük ücret nedeniyle başlayan grev, 150. gününe ulaştı. Hatay’ın Dörtyol ilçesindeki fabrikada, işçiler 20 Haziran’dan bu yana net 30 bin TL maaş talebiyle direnişlerini sürdürüyor.
Özçelik-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu fabrikada işçiler, yılda 3 ikramiye, sosyal haklarda iyileştirme ve banka promosyonu da talep ediyor.
Mevcut ücretlerin 19 bin TL civarında olduğu fabrikada, işveren başlangıçta yüzde 15 zam teklif etti, ardından bu oranı yüzde 20’ye çıkardı. Ancak işçiler, bu teklifin TÜİK’in tartışmalı enflasyon verilerinin bile gerisinde kaldığını belirterek kabul etmedi.
“30 BİN LİRA ÇOK MU?”
Sendika temsilcisi Faruk Demir, “150 gündür 30 bin TL ücret talebimiz karşılanmadı. Direnişimizi sürdürüyoruz” dedi. Grevdeki işçiler “İnsan onuruna yaraşır bir hayat istiyoruz. Bize yaşatılan zulme dur denilsin artık. Sesimiz duyulsun. Asgari ücret için 30 bin lira tartışması yapılırken bizim ağır sanayi iş kolunda 30 bin lira ücret istememiz çok mu? Yoksulluk sınırı 64-65 bin lira olmuş” dedi. Emekçiler, mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.
ÖZGÜR ÖZEL 109’UNCU GÜNDE ZİYARET ETMİŞTİ
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, emekçilerin grevinin 109’uncu gününde ziyarette bulunmuştu. Özel, şunları ifade etmişti:
“Sizin gibi az sayıda sendikalı olan işçiler de bu kez sanki sendikalı olmak tek başına bir ayrıcalıkmış gibi patron tarafından hak talepleri ekstra bir şey istiyormuşçasına, yani insanca bir yaşam talep etmek suçmuşçasına karşılanıp bu talepler geri çevriliyor. İfade ettiğiniz rakamlar böylesine ağır şartlarda çalışılan bir iş yeri için dünyanın herhangi yerindeki rakamların üçte biri bile değildir. Ama bu size çok görülür. Asgari ücretin hemen üstünde çalışmaya razı edilmeye uğraşılıyor.
Deprem bölgesinin kendine özgü zorlukları özellikle barınmayla ilgili zorluklar da göz önüne alındığında, size “ya sokakta kal çoluğunun çocuğunun karnını doyur’, “yok, bir eve geçmek istiyorsan aç kalmaya mahkumsun” denen bir ücret teklif ediliyor. Buna direnmeniz, bunun için mücadele etmeniz en doğal insan hakkıdır.
Ben Manisa’dan Soma’dan emeğin başkentlerinden bir tanesinden gelenlerden bir tanesi olarak bugünlerde Manisa’dan Ankara’ya yalın ayak yürüyen Fernas işçilerinin size selamını ve dayanışma duygularını iletiyorum. Buradan da Bağımsız Maden-İş’te örgütlü Fernas işçilerine, hemşerilerime, kardeşlerime bir kez daha desteklerimi iletiyorum.
Elbette bu sorunun çözülmesi için, yani bir sendikanın en mutlu günü işverenle üyesinin bir noktada buluştuğu, davulların çalındığı, halayların çekildiği iş başı yapıldığı gündür. Biz çözümsüzlüğü değil, çözümü savunuyoruz. Bir kez daha buradan işvereninize, isimlerini saydığınız milletvekillerimize, önceki dönem milletvekillerimiz, belediye başkanımız, il-ilçe başkanlarımız aracılığıyla bir kez daha sizin adınıza bir dostluk ve uzlaşma eli uzatıyoruz. Arkadaşlarımız salı günü kendilerinden randevu talep etsinler veya çarşamba günü için, pazartesi günü için randevu talep etsinler. Görüşsünler ve sizinle onların arasında bir uzlaşma noktasını arayalım. Eğer burada bir anlaşma olursa bundan en çok biz memnun oluruz. Yok, size karşı orantısız güç kullanırsa, iş kanununa aykırı işler yaparsa, grev kırıcılığa kalkarsa, sizin mücadeleniz bizim mücadelemizdir, son ana kadar arkanızdayız.
İktidarımızla birlikte ilk iş, örgütlenmenin önündeki bütün engelleri kaldıracak, eğer işçi ile işveren karşı karşıya geliyorsa devlet olarak işçinin yanında duracak, verilen tüm mücadelelerin sonunda 5 yıllık iktidarımızın sonunda önce yüzde 50’lik örgütlenme hedefini, yani her iki işçiden birinin sendikalı olmasını sağlayacak, iki dönemin sonunda, Bülent Ecevit’in bıraktığı yerde, yüzde 75 örgütlülük seviyesine ve üzerine işçi sınıfının erişmesini biz sağlayacağız. Bütün mücadelenizi sonuna kadar destekliyoruz.”