Ana Sayfa GÜNDEM Koca şehir diken üstünde. ‘Her an 7 ve üzeri büyüklüğünde deprem olabilir’

Koca şehir diken üstünde. ‘Her an 7 ve üzeri büyüklüğünde deprem olabilir’

İzmir Seferihisar’da dört yıl önce meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremin 4. yılında yeni deprem uyarısı geldi.

Dört yıl öncesi depremde 117 kişi hayatını kaybederken bin 34 kişi de yaralanmıştı.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi İkinci Başkanı Reyhan Peştemalcı, VOA Türkçe’nin haberine göre İzmir’i bekleyen deprem riskiyle ilgili uyardı.

Peştemalcı şunları söyledi:

“Tarihsel olarak birçok deprem yaratan faylar olmuş. Özellikle Karaburun depreminin yanı sıra Söke-Balat depremi, adı Söke-Balat diye geçse de 1955’te İzmir’de Ege Denizi’nde 6,8 büyüklüğünde meydana gelmiş ve oldukça yıkıcı olmuş. Güncel olarak da 13 adet diri fayımız bulunuyor. Bunlar İzmir fayı, Seferihisar fayı, Gülbahçe fayı ve Tuzla fayı. Özellikle Tuzla fayı 30 Ekim Samos depreminden sonra Prof. Dr. Hasan Sözbilir hocamızın ve ekibinin yapmış olduğu çalışmalarla daha çok irdelenmiş bir fay. Çünkü mevcut olarak en riskli fayımız Tuzla fayı olarak geçiyor.

Kent merkezinin altından geçen Tuzla fayı 7 ve üzeri büyüklükte deprem üretme kapasitesi taşıyor. 30 Ekim depreminde de bu fayın tetiklendiği düşünülüyor.

Tuzla fayında şu anda yapılan çalışmalarda, sıcak su çıkışları ve sıcaklık artışları görülmüş durumda. Bu da ortalama 7,1, 7,2 büyüklüğünde bir deprem yaratacak bir fay için önemli bir veri. Bunun bir sonrası tektonik hareketliliğe girer.

Tekrarlama periyodu ortalama 2000 yıl olarak hesaplanmış ki en son ürettiği deprem 128 yılında meydana gelmiş. Elbette bu fay sistematik bir fay olmadığı için 2000 yıllık süreç ortalama bir hesapla elde edilmiş. Bu değişebilecek olan bir aralık. Ancak 2000 yıllık süreç bizim için çok önemli bir veri.”

‘DEPREME DAYANIKLI DEĞİL’

Peştemalcı, İzmir’de birçok ilçede zeminin özelliklerinin binaları depreme karşı dayanıksız kıldığını belirterek, “Örneğin Alsancak, Karşıyaka, Göztepe, Hatay, bütün sahil şeridinden gittiğinizde görmüş olduğunuz bitişik nizam ve eski binaların hiçbiri depreme dayanıklı yapılar değil. Bunların özellikle temelden meydana gelen su girişleri binalara oldukça zarar vermekte” ifadelerini kullandı.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar ise şu ifadeleri kullandı:

“Mevcut yapı stokumuzu değerlendirdiğimizde yaptığımız tahminler bizi ürkütüyor. Yaşayacağımız depremde hasar alacak bina sayısının olacağını zaten biliyoruz ancak yıkım yaşayabileceğimiz binalar için önlem almamız gerekiyor. Neredeyse iki yılda bir yıkıcı depremlerle ve ölümlerle karşılaşıyoruz. 30 Ekim depremi merkezden uzak bir depremdi ama 117 yurttaşımızı kaybettik.

Siyasilerin hep kullandığı bir cümle vardır, ‘deprem siyaset üstü bir kavramdır’ diye. Bunun yerine getirilmesi gerekiyor. Eğer ülkemizi seviyorsak bizim deprem felaketlerini engellemek için işbirliği halinde çalışmak gerekiyor. Hükümetin burada desteği olması gerekiyor. Çünkü yenileme söz konusu olduğunda bir bütçe gerekiyor, bunu da sağlayacak olan bizim vergilerimizle devlet.”