AKP eski Milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, “Cumhuriyet Bayramı” dolayısıyla kaleme aldığı “Cumhursuz cumhuriyetten demokratik cumhuriyete!” başlıklı yazıda, Cumhuriyet’i, 1924 Anayasası’nı ve laikliği hedef aldı. Kuvayı Milliye’nin amacının Cumhuriyet’i kurmak olmadığını iddia eden Metiner, “Milli Mücadelenin tek amacı vardı: Şeriatı, hilafeti ve saltanatı muhafaza temelinde yabancı işgale son vermek” ifadelerini kaydetti.
Köşe yazısında, Lozan Anlaşması’ndan birkaç ay sonra ilan edilen Cumhuriyet ile yeni bir düzen kurulduğunu ileten Metiner, “Şeklen devletin dininin İslam olduğu 1924 Anayasası’nda belirtildi ama yapılıp edilen her şey o kurucu ruhun inkarı mahiyetindeydi. Nitekim 1937’de devletin dininin İslam olduğu ibaresi de kaldırıldı. Laikçiliğin benimsendiğinin resmen açıklanmasından sonra tamamen farklı bir düzen te’sis edildi.” ifadelerini kullandı.
CUMHURİYET VE LAİKLİĞİ HEDEF ALDI!
“Kuvayı Milliyenin taşıyıcı cemiyeti Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şeriatçı, hilafetçi ve saltanatçı idi. Gazi Mustafa Kemal milli mücadele sürecinde hep bu amaca vurgu yaptı. İlk meclisin açılışında da bu kurucu ruh esastı. Hacı Bayram’daki açılış merasimi bütünüyle bu ruhu yansıtıyordu.” iddiasında bulunan Metiner, Meclis’teki temsilin bu ruhun ete kemiğe bürünmüş hali olduğunu ileri sürdü.
Yazdığı yazıda, “Başında sarığı olan da vardı, mahalli giysilerini üstünde taşıyanlar da. Gazi Mustafa Kemal’in meclisin açılışında irad ettiği nutuk bu kurucu ruhun cisimleşmiş haliydi.” ifadelerini kaydeden Metiner, “Ey efendiler” diye başlıyordu nutkuna Gazi. “Bu meclis sadece Türklerin meclisi değildir, Kürtlerin de meclisidir; bilumum anâsır-ı İslamın mecmuundan (toplamından) oluşan bir Meclis’tir.” Meclisin adı da sadece Büyük Millet Meclisi (BMM) idi.” ifadelerini kullandı.
Yeni Şafak yazarı, bu kurucu ruhun 1921’de ilan edilen Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nda (Anayasasında) Türkiye Devletinin İslamcı olduğunun ilan edildiğini ileterek “ Meclisin görevleri arasında “Ahkâmı şer’iyenin tenfizi” yani “şeriat hükümlerinin uygulanması” zikrediliyordu. (Bkz. Madde-7) Bu kurucu anayasada ne Ankara’nın başkent ne de Türkçe’nin resmi dil olduğu belirtilir. Yani ilk meclisin ruhu da anayasası da İslamcıydı/şeriatçıydı.” dedi.
Cumhuriyet’in ilanından sonra yeni bir düzenin kurulduğunu kaydeden Metiner, “Şeklen devletin dininin İslam olduğu 1924 Anayasası’nda belirtildi ama yapılıp edilen her şey o kurucu ruhun inkarı mahiyetindeydi. Nitekim 1937’de devletin dininin İslam olduğu ibaresi de kaldırıldı. Laikçiliğin benimsendiğinin resmen açıklanmasından sonra tamamen farklı bir düzen te’sis edildi.” ifadelerini kullandı.
Metiner, yazısını, “CHP’nin kudretli şeflerinden ve ideologlarından Recep Peker’in laisisizm tanımında belirttiği üzere, İslamiyet, sadece devlet hayatından değil memleket ve toplum hayatından da sökülüp atılmak istendi. Yendiğimiz düşmana sadece zihnen değil şeklen de benzemeyi ilke edinen yeni bir düzendi bu.” ifadelerini kaydederek noktaladı.