Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz yaptığı açıklamada Yunan Dışişleri Bakanı Gerapetritis EKathimerini gazetesine verdiği röportaja dikkat çekti.
“Mavi Vatanın geleceğini etkileyecek çok ciddi gelişmeleri kendi Dışişlerimizden değil, Yunan Bakanın röportajından duyuyoruz” diyen Gürdeniz, Gerapetritis’in sözlerine dikkat çekti.
Yunan Dışişleri Bakanı röportajda 2025’in Ocak ayında Ankara’da yapılacak işbirliği konseyinde Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ve Kıta Sahanlığı sınırlarının belirlenmesi konularının ele alınacağını söylüyor.
Gürdeniz’in paylaşımı şöyle:
* 6 Ekim 2024 tarihinde Yunan Dışişleri Bakanı Gerapetritis EKathimerini gazetesine bir röportaj verdi. Çok şey öğrendik. Mavi Vatanın geleceğini etkileyecek çok ciddi gelişmeleri kendi Dışişlerimizden değil, Yunan Bakanın röportajından duyuyoruz. Yunan Bakan, iki liderin 15 ay önceki Atina buluşmasında kendilerine bakan düzeyinde çalışarak kıta sahanlığı ve MEB sınırlandırması için bir yol haritası kapsamında mutabakat muhtırası hazırlamaları görevini verdiklerini belirtiyor.
* Bu çerçevede 2025 Ocak ayında Ankara’da yapılacak Yüksek Seviyeli İşbirliği Konseyinde iki ülkenin MEB ve Kıta Sahanlığı sınırlarının belirlenmesi için derinliğine bir çalışma sürecinin başlatılacağının hedeflendiğini ekliyor.
* Röportajda mealen Türkiye’nin 18 Mart 2020’de BM’ye deklare ettiği Akdeniz kıta sahanlığı sınırlarını kesinlikle tanımayacaklarını anlıyoruz. Ayrıca karasuları genişliği konusunun egemenlik hakkı olduğu ve Ege’de 12 mil karasuyu genişletme haklarını gereken zamanda kullanmak üzere saklı tuttuklarını söylüyor.
* Yunan Bakan iki ülke diplomatlarının 15 aydır sonuç odaklı çalışmalarını sürdürdüğünü adım adım güven ortamını oluşturduklarını vurguluyor. (Ne güven ama! Son beş ayda Bodrum ve Datça’da Yunan sahil güvenlik botlarının küstah ihlalleri olmamış, balıkçılarımıza ateş açılmamış, Kardak benzeri ada ve adacıklarda kışkırtma yapmamışlar gibi)
* Röportajda Kardak benzeri ada, adacık ve kayalıklar sorunu gündeme gelmemiş. Gelse de bakanın vereceği standart cevap zaten belli. Egemenlik konularını tartışmayız! Bakan ayrıca kendilerinin uluslararası desteğe sahip olduğunu, iki savaş (Ukrayna ve Gazze) arasında kalan bölgede dünyanın yeni bir krize tahammülü olmayacağı ve Türk Yunan ilişkilerin düzelmesi için ortamın uygun olduğunu belirtiyor.
* Röportajda diğer bir konu da Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusu. “Heybeliada ruhban okulunun açılması ikili bir sorun değil evrensel bir talep ve inanç hürriyetine saygı konusudur” diyor. Bu arada Batı Trakya’da Türkler kendi müftülerini bile seçemiyor.
* Bakanın söyledikleri çok ciddi talepler.
Soralım:
Bakan mealen Akdeniz’de 4 yıl önce ilan ettiğimiz kıta sahanlığı sınırlarından vazgeçin diyor. Bu konuda taviz verilecek mi?
Tek sorun kıta sahanlığı ve MEB sınırlanması diyor. Peki Kardak statüsündeki egemenliği anlaşmalarla Yunanistan‘a verilmemiş 153 ada adacık ve kayalığın aidiyeti belirlenmeden sınırlandırma nasıl yapılacaktır?
* Ege’de 12 mil hakkımızı saklı tutuyoruz diyen bir taraf nasıl güven verebilir?
Yunan bakan Türk savaş uçaklarının hava sahası ihlallerine son verdiğini söylüyor. Bu durumda Türkiye dünyada örneği olmayan on millik hava sahası uygulamasını kabul mü etmiştir?
* Ege’de bunca kışkırtma, ihlal yaşanırken, Yunan Deniz Kuvvetleri daha geçen haftalarda Türkiye karşıtı Özel Kuvvetler Tatbikatı yaparken, ya da NATO Tatbikatına hava sınırları sorunu nedeniyle katılmaktan vaz geçtiğimiz ortamda nasıl olur da bakan yumuşama ve güven ortamı sağlanmıştır diyebiliyor?
* Kısacası görünen o ki ABD ve AB baskısı ile denizlerden geri çekiliyoruz. 2020’den bu yana Akdeniz’de yaprak kıpırdamıyor. Ne sismik ne de sondaj çalışması var. Şaka gibi iç ve dış savaş sarmalındaki Somali’ye iki firkateyn korumasında Sismik araştırma gemisi yolluyoruz. Sanki görünmez bir el “Akdeniz petrol ve gazından uzak durun. Somali’ye gidin” demiş gibi.
* En ilginci sütten çıkmış ak kaşık rolündeki Yunanistan ile sanki bir savaş yaşanmış ve kaybetmişiz gibi tavizlere zorlanmış durumdayız. Mavi Vatanda somutlaşan deniz çıkarlarından gelecek kuşaklar adına taviz verme yetkisi sadece halka aittir. Jeopolitik kayıpların hesabını kimse veremez. Yunan Bakan’ın gazeteye söyledikleri tabii ki kendini bağlar ancak belli ki gizli kalması diplomatik teamül olan çok hassas bir konuda konuşarak yeni bir süreç başlatmıştır. Bu söylediklerine en azından Dışişleri Bakanlığımızın bir yorum yapması ve kamuoyunu aydınlatması gerekir. Bu beklentiyi vurgulamak vatandaşlık görevidir.