Çambükülü kadınlar, “Çambükü bizimdir bizim kalacak”, “Havama, suyuma, toprağıma dokunma”, “Hak, hukuk, adalet” sloganlarıyla mera alanlarında köklerinden sökülen meyve ağaçlarının başında çalı çırpıyla ateş yakarak ısındı, tepkilerini dile getirdi. Kadınlar Amasya Valisi Mustafa Masatlı’yı eleştirirken şunları söylediler:
‘Yetmedi mi bu eziyet?’
“Toprağımızı kapkara toprak ettiniz, koyunlarımız kaldı. Çoban koyunları getirdi kara toprakta döndürüyor, gitmeye yerimiz yok. Sayın Valim yetmedi mi bu eziyet? Kış günü herkes evinde oturuyor biz tarlalarda oturuyoruz. Hiçbir şey istemiyoruz sadece toprağımızı istiyoruz.
‘Ölene kadar toprağımızı koruyacağız’
Kepçeler dozerler gitti ama biz Çambükü kadınları olarak ateşimizi yaktık toprağımızın başında bekliyoruz. Toprağımızı kapkara ettiler. Ne ağaç bıraktılar ne bir şey, ama biz mücadelemizi bırakmıyoruz, mücadeleye devam. Ne toprağımıza dokunsunlar ne havamıza ne suyumuza hiçbir şeyimize dokunmasınlar, biz istemiyoruz. Biz toprağımızı koruyoruz, devam edeceğiz ölene kadar da koruyacağız, biz bu topraktan geldik toprağa döneceğiz. Mezarlığımız şurada alacakları yer de burada, bir adım var arada. Sayın (Amasya) Valimiz bize bunu reva görüyor.
Kar da yağsa kış da gelse bu toprakta oturacağız. Sayın valiye de sesleniyorum, belediye başkanına da sesleniyorum. Belediye başkanına gittik ‘İki gün sonra Çambükü’ ne geleceğim’ dedi. Yanına gidiyoruz kapıyı açmıyor bize. Bir ay oldu bekliyoruz yanımıza gelecek diye. Bu belediye başkanının derdi ne? Bu civarda yer kalmadı da Çambükü’nde mi yer kaldı? Biz böyle belediye başkanı görmedik. Organize Sanayi istemiyoruz.”
‘Sayın Valim kırk senelik cevizini yok etti’
Büyük devletim senin atadığın Vali, Tarım Bakanı nasıl Türkiye için uğraşıyorsa, biz de Türkiye için devlet için millet için bu topraklarda çalışıp üretiyoruz, kazanıyoruz. Kazanmak ve üretmek istiyoruz. Ama atadığın sayın Vali bir OSB uğruna bir köyü hiç uğruna yok etti, karaladı. Türkiye’de OSB’ye ihtiyaç varsa, Türkiye’nin bir o kadar da kurak ve çorak toprakları var. Bir şey yapılırken önce bakılır, gidip yeri görülür, insanlarına bir sorulur. Ama bizleri insan yerine koymadan hemen dozerlerle ve askerlerle OSB yapmaya karar verdiniz. Sayın valim Amasya’ya kuşburnu dağıttı kiraz dağıttı, Çambükü’nün yüzlerce fidanını, ağacını, kırk senelik cevizini yok etti.
‘İnsanlığınızdan utanın kış günü bu anaları ne hale soktunuz’
Devletin seçtiği koltuğunda oturanlar rahat oturmasın, burada mazlumların ahı var. Belediye başkanım, koskoca Taşova’yı yönetiyorsun köylere gelip bakmıyorsun, karalıyorsun. Yazık sen de insansın senin de kalbin var. Bu anaları bu kadınları kış günü bu hale soktunuz utanın. İnsanlığınızdan utanın yazık değil mi bizlere? Bizim suçumuz ne, kış günü topraklarda geziyoruz soğukları yiyoruz. Hayvanlarımız aç kaldı, yoncamızı söktünüz, mısırlarımızı söktünüz, fidanlarımızı söktünüz, meyvelerimizi yok ettiniz. Gelecek sene baharda bu hayvanların yiyeceğini kim verecek?
Sayın Tarım Bakanı diyor ki, ‘20 yılda devlet şöyle oldu, tarım böyle oldu’ her köy hayvanını sattı Tarım Bakanım. Akşam görüyoruz haberlerde etin, sütün, peynirin fiyatı kaç oldu. Ben hayvancıyım et bile alıp yiyemiyorum. Samanımı zor çıkarıyorum, yemimi zor çıkarıyorum. Bin dönüm köyde tarla yetmiyor da komşu köylerden saman alıyoruz. Gözünüzü diktiniz Çambükü’ne, yok ediyorsunuz yeşil ırmağını. Doğayı yarattığınız mı var, ağaç dikip baktığınız mı var? Allah’ın yarattığı üreten dağları yok etmeye çalışıyorsunuz.”
‘Biz kendi vatanımızda üretmek istiyoruz’
Bizim sesimizi duymamak için sağır mı oldunuz, gözleriniz görmez mi oldu? Aylardır sesimizi duyurmak için çabalar harcıyoruz, hayırdır engeliniz mi var bizi duymamak için? Yeter artık sesimizi duyun. Peşkeş çekiliyor bizim topraklarımız biz bu toprakları ektik biçtik ürettik, topraklarımızın içindeki ürünlerle birlikte kazıdınız bıraktınız hala bizi duymuyorsunuz. Biz tarlamızda, bahçemizde hayvanlarımızla uğraşmak istiyoruz. Biz et, süt, yoğurt, peynir, tereyağı yapmak istiyoruz. Biz bamya, meyve üretmek istiyoruz. Başka ülkelerden gelsin de yiyelim demiyoruz biz. Biz kendi vatanımızda, kendi toprağımızda üretmek istiyoruz.”