Yunus Emre Geçti, yalnızca polis Şeyda Yılmaz’ı şehit etmedi. O gece, silahını aldığı polis Kürşat Hakkı Sarıtepe’yi sağ elinden ve sol kalçasından, annesi Pınar’ı ise sağ topuğundan ve sağ baldırından vurdu.
Pınar Geçti, cinayet sonrası verdiği demeçte, oğlunu defalarca ihbar ve şikayet ettiğini belirterek, şunları söyledi:
“26 suçtan kaydı varsa niye devlet bunu götürmedi? Niye düne kadar elini kolunu salladı? O kadar devlete yalvardım, karakollara gittim. Bu çocuk madde bağımlısı, bu çocuk madde satıyor, bu çocuk madde kullanıyor. Bunların hepsini söyledim. Çocuğumun yerini söyledim, buldurdum.”
Pınar Geçti, doğru söylüyor.
Geçti, en son 19 Temmuz 2024’te Aile İçi ve Kadına Şiddetle Mücadele Büro Amirliği’nde, oğlu aleyhine verdiği ifade verdi.
İfadenin saati 04.07.
Yani, sabaha karşı alınmış.
Boğazını sıktı, ‘Seni öldüreceğim’ dedi
Geçti, ifadesinde, oğlunun sürekli huzursuzluk çıkardığını, bir gün önce boğazını sıktığını belirterek, şöyle diyor:
“Oğlum ikametimizde sürekli huzursuzluk çıkaran biridir. 18 Temmuz’da saat 18 sıralarında eve geldi. Babasını aramasını ve ne yaptığını sormasını istedim. Bir anda sinirlenerek, boğazımı sıktı. Telefonumdan babasının numarasını sildi. Telefonumu kurcalayarak, aramış olduğum numaraları sordu. Ben ne kadar anlatsam da anlamadı. Sırtıma ve yüzüme birkaç defa vurdu. Bana ‘O…, onu bunu arıyorsun, o…luk yapıyorsun, seni öldüreceğim, bu gece zulüm olacağım sana’ gibi tehdit ve hakaretler etti. Polis ekiplerine haber vereceğimi söyledim. Polisi duyar duymaz evden kaçtı.”
‘Oğlum madde bağımlısı, can güvenliğim yok’
Geçti, oğlunun 19 Temmuz’da saat 1’de eve geldiğini anlatarak, “Yine yüzüme vurarak, beni darp etti. Aynı şekilde tehdit ve hakaretlerde bulundu” dedi.
Polisi aradığını ve büroya getirildiğini kaydeden Geçti, şunları söyledi:
“Yunus Emre madde bağımlısı, öfke kontrolü olmayan biridir. Tedavi olması için Ümraniye Kaymakamlığı’na başvuruda bulundum. Ben Yunus Emre’ye karşılık vermedim, darp etmedim, tehdit veya hakarette bulunmadım. Can güvenliğim yoktur.”
Geçti, oğlundan şikayetçi oldu.
Evden uzaklaştırma dahil, koruyucu tedbirler alınmasını istedi. Sığınma evi talep etmedi.
Savcılık tedavi edilmesini istedi
Bu arada, polis katilinin 28 Haziran 2024’te de annesine şiddet uyguladığı ortaya çıktı. Anne Geçti, aynı gün şikayette bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Yunus Emre Geçti’nin bağımlılığı ile ilgili tedavi altına alınması konusunda karar vermek üzere İstanbul Anadolu Aile Mahkemesi’ne başvurdu. Yazının akıbeti bilinmiyor.
KARAKOLUN AVLU DUVARINDAN KAÇTI, POLİSİN SİLAHINI ALDI
Polis Şeyda Yılmaz’ın şehit olduğu, polis Kürşat Hakkı Sarıtepe ile anne Pınar Geçti’nin kurşunla yaralandığı saldırıya ilişkin Emniyet tarafından hazırlanan tutanak, ihmal ihtimalini akla getiriyor.
Tutanakta, Yunus Emre Geçti’nin 19 yaşında ve işsiz olduğu, 26 suç kaydının bulunduğu ifade ediliyor.
Motosiklet hırsızlığından gözaltına alındığı, Ümraniye Dudullu Polis Merkezi’nde tutulurken, yemek getiren annesiyle baş başa bırakıldığı sırada duvardan atlayarak kaçtığı vurgulanıyor.
Tutanakta, firar şöyle anlatılıyor:
“Geçti isimli şahsın 23 Eylül 2024’te motosiklet hırsızlığı suçundan mevcutlu olarak adli makamlara sevk edilmek üzere gözaltına alındığı, olay saatinde annesinin Polis Merkezi Amirliği’ne yemek getirdiği, annesiyle görüştüğü sırada Polis Merkezi’nin avlu duvarından atlamak suretiyle firar ettiği…”
Rastgele ateş etti
Dört kişilik polis ekibiyle Geçti arasında kovalamaca yaşandı.
Gözaltına alınmak istenen Geçti, polis Sarıtepe’nin silahını alıp art arda ateş etti.
Tutanaktan:
Geçti’nin açtığı ateş sonucunda kurşun, polis Şeyda Yılmaz’ın, arkasında saklandığı valizi deldi ve kafasına isabet etti.
Sarıtepe sağ el ve sol kalçasından, anne Pınar Geçti, sağ topuk ve sağ baldırından yaralandı.
27 yaşındaki Yılmaz, 2023’te İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’nde göreve başladı. Bir polisle evlenen Yılmaz, bu yıl İstanbul’a atandı. Sarıtepe de geçen yıl göreve başladı.
ARABADA KADINLA BASILAN MÜFTÜ İLÇEYİ TERK ETTİ
Geçen bu köşede, Konya’nın Beyşehir ilçesi Müftüsü G.B.’nin çarşıda bir araç içerisinde bir kadınla birlikte belden yukarısı çıplak halde yakalandığını yazmıştı. İsmailağa tarikatı mensubu genç müftünün, çarşaflı eşini Konya Müftülüğü’ne götürerek, “O kadın bendim” dedirttiğini anlatmıştım.
Müftü şikayette bulundu.
İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği ‘kişilik haklarını ihlal ettiğim’ iddiasıyla yazımın erişime engellenmesine ve silinmesine hükmetti.
Ben müftüye ve mahkemeye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ünlü sözleriyle yanıt vermek istiyorum:
“Yahu kendi eşiyle mi birşey oluyor da özeli oluyor. Kendi eşiyle değil yahu. Buna nasıl ‘Kendi özeli’ dersin. Bu özel değil, bu genel, genel. Bu genel bir ahlaksızlıktır.”
Dün ilçeyi terk etti
Öte yandan Beyşehir’den aldığım habere göre Müftü G.B., dün makamı boşaltarak, ilçeyi terk etti. Seydişehir’in müftüsü Beyşehir’e vekaleten atandı.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın müfettişleri halen Beyşehir’de…
Şu an bütün ilçe müftüyü konuşuyor.
Müftü G.B., araçtaki kadının eşi olduğunu ileri sürüyor. Ancak ilçede kadının Diyanet’te görevli olduğu söyleniyor. Zaten kadının yaşadığı mahalleye yakın yerde yakalandıkları iddia ediliyor.
Müftünün skandal patlayınca aracı sattığı savunuluyor.
G.B., İsmailağa’nın müridi olmadığını söylüyor. Ancak 10 gün önce tarikatın Eşrefoğlu Camisi’nde düzenlediği ‘Kutsal Emanetler’ sergisine destek verdiği anlatılıyor.
Henüz üç yıllık müftü olduğu halde Beyşehir’e atanmış olması tarikatın torpiliyle açıklanıyor.
Gelir gelmez müftülük lojmanında lüks bir tadilat yaptırdığı ve giderken makamındaki çiçekleri sattığı iddia ediliyor.